Mesaj tarihi: Ağustos 16, 2022 (düzenlendi) Selamlar ahali; Kışa girmeden artık 18 yaşına girmiş olan aracımın tüm kaportasını vs elden geçireceğim. Kaportacımla anlaştım. Ancak bir de kapı kollarındaki deri kol dayamalarının soyulmuş olan yerleri, vites topuzu vs gibi bir kaç parça döşeme işi var. Ankara'da kaliteli iş yaptığını bildiğiniz önerebileceğiniz bir yer varsa söylerseniz memnun olurum. EDIT: Oto döşemeci tavsiyesi gelmeyince başlığı değiştireyim dedim. Eylül 19, 2022 ZvAnA tarafından düzenlendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2022 Yasemine böyle döşeyen bizim arabayı şaaapar. TatanQa beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2022 Şaşmazda kaportacının götürdüğü bir döşemeciye sormuştum. Şu aşağıdaki aynı model kapı panelim(benim kapılar bu kadar kötü durumda değil) için suni deriden yenilemeye kapı başına 600 lira fiyat verdi. Gidecek malzeme düşünüldüğünde 4 kapı için aliexpress'te zaten aşağıdaki setin maliyeti 300TL + 80TL shipping + gümrük ne kadar ise. Zaten piyasada suni deri maliyetleri belli. Şimdi soru şu; Ulan kumaş oldu mu aynı kapıyı 350 liradan falan yapıyorlar. Demek ki kapı panelini sökmesi vs'nin işçiliği 350 liradan düşük. Kaplanacak malzeme hakiki deri de olmadığından fiyat niye 600 lira be arkadaş. Kendim uğraşsam da yapamayacağım şey değil ama işte yerim yok. Sokakta da olacak iş değil. Adam gibi bir yer bulamadığımdan direksiyon simidini de en son yine ben kaplamak zorunda kalmıştım. Ankara'da oto döşemeciyim diyenlerin kaplayıp paylaştıkları direksiyon örneklerini görünce de afalladım. Benim kapladığım direksiyon onlarınki yanında şaheser. Zaten forumda da paylaşmıştım diye hatırlıyorum. Tekrar kapı paneli için konuşursak benim asıl derdim fiyattan çok, ustalara güvenmemem. Şimdi kapı panelini sökerken ne derece dikkatli olacak, panelin tırnaklarını vs kıracak mı, söktüğü vidaları eksiksiz takacak mı, oradaki kabloları kanırtıp herhangi bir zarar verecek mi asıl derdim bu. Döşetip temiz bir kol dayamasına sahip olalım derken kapıdan gelen trim seslerine sahip olursam kafayı sıyırırım çünkü. Bir de otomatik vites kolu çok yıprandı. Açılan deri kısımları elime takılıyor, çok da çirkin görünüyor. Zaten fotolardan içler acısı halini görebilirsiniz. Yeniden kaplanmasını sormuştum beni kollardan çok arabada rahatsız eden o çünkü. Bir tamircide söktürür topuzu bize getirirseniz kaplarız vs dediler. Valla onun için tamirciye niye gideyim dedim. Kendim sökmeyi başardım. Diğer bir konu arabanın orjinal otomatik radyo anteninin(soldaki foto) anten çubuğu uzun zaman önce çalışamaz hale geldiğinden, orjinal anten motorunu söküp, piyasadaki ucuz universal otomatik antenlerden(sağdaki foto) takmıştım. Ancak bunlar orjinal anten gibi yerine tam uymuyor. Ben birşeyler uydurup yerine o şekilde oturtsamda antenin açılış açısı orjinali gibi olmuyor ve biraz bagaj kapağına doğru yöneliyor. Kullandığım bu iki universal antenin ilki anten çubuğu tam yukarı çıkmamaya başladığından söküp attım. Diğeri ise düzgün çalışırken, bir tatil dönüşü valizleri bagaja koyup kapatırken, bahsettiğim açı nedeniyle bagaj kapağına takılıp kırıldı. O yüzden bu sefer kendi sağlam orjinal anten motoruna aşağıdaki orjinal anten çubuğu takmaya karar verdim. Bu parça için de internetten bulduğum bir kore yedek parçacıya ürün + kargo 640TL para verdim. İnşallah becerebilirim. Yine universal anten taksam 350 liraya malolacakken, ben sadece orjianal anten çubuğuna 640Tl vermiş oldum. Komple motorla birlikte 3250Tl fiyat vermişlerdi. Aracı 25'inde 10 günlüğüne kaportacı arkadaşa vereceğim yani yarın... Anten çubuğu güya elimde dün olacaktı ben de anteni tamir edip arabaya takacaktım. Ses seda yok. Whatsapptan mesaj attım cevap yok. Hayırlısı bakalım. Mono, TatanQa, JardeL and 1 other beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2022 On 8/22/2022 at 11:12 AM, Najaz said: Yeri Bahçelievler Ankara'daydı, gözlerimle gördüğüm efsanevi döşemeci Çok eski tabii, 80'lerde falandı galiba. Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Ağustos 26, 2022 (düzenlendi) UYAR! Bu yazı kabus gibi bir tamirat sürecini içerir. Bugün anten çubuğu nihayet elime geçti ve hemen tamir işine koyulayım dedim. Önce evde tamir edebilmem için 12v'luk bir güç kaynağına ihtiyacım vardı. Bu antenleri ben normalde bildiğiniz 12v 7 ah ups aküleriyle çalıştırıyordum ama maalesef elimdeki tüm aküleri tek tek denedim ama hepsi ölmüş. Ayarlanabilir bir basit adaptörle yapabilir miyim diye baktım ama amper değeri çok düşük olduğundan hiçbir işe yaramadı. Kara kara düşünürken aklıma birden evdeki rgb led şeritleri bağladığım 12 v'luk adaptörler geldi ve güç sorununu o şekilde çözdüm. Tamamdır artık sorun kalmadı bir iki saate halletmiş olurum diyordum içimden. Ama nereden bilirdim bir tamir işinin bu kadar aksilikle devam edeceğini... Daha işin başında anten motorunun kasasını sökmeye başlamıştım ki kalan son bir somun ben çevirdikçe kendi yerinde boşa dönüyordu. Onu yaptım, bunu yaptım yok. Bana mısın demiyor. Somunun vidalandığı parçanın başı vida gibi değil. Başı düz. Kargaburun gibi birşeyle bir yandan o kısmı sıkarken somunu çevirsem açılacak. Ama işte o vidalı kısmın başı plastik içine gömülü. Herhangi birşeyle kavramama imkan yok. Haliyle sinirlerim tepeme geldi. Sonunda başlarım lan bu işe deyip, aldım elime çekiçle ıskarpilayı kontrollü bir şekilde daldım plastik kısma. İnce uçlu kargaburun kavrayabilecek kadar yaraladım plastiği ve oldu. Sırf bu somunu çıkarabilmek için abartmıyorum yaklaşık 5 saat harcadım. Ama sonunda kasayı açabildiğim için keyfim yerine geldi. Artık başka ne sorun çıkabilirdi ki... Sıra kasa içindeki pislikleri vs temizleyip, çarklara, hareketli parçalara gress yağı sürmeye gelmişti. Hemen hallediverdim. Metal çubuğu da motorun gri borusundan geçirip, çubuğun plastik kablosunun başını yerine oturttum mu iş bitecekti. Çok beklersin. Bu dediğimi yapabilmek için motorun kasasına bir vida ile tutturulmuş en dış gri boruyu sökmem gerekiyordu. Vidasını söktüm, boru milim oynamıyor. Çekiyorum olmuyor, döndürüyorum olmuyor. Öyle bir sıkı ki o borunun yerinden çıktığını bilmesem bunu sabit yapmışlar derim, sırf anten çubuğuna orjinal diye verdiğim 640 liranın içime oturmasıyla işi bırakır giderim. İngiliz anahtarıyla sıkıp döndüreyim diyorum boru eğilmeye başlıyor. Çekiçliyorum hiç bir kıpırdama yok. Wd40 sıkıyorum belki araya nüfüz eder diye o da yok. Kafayı sıyırmaya az kaldı. Baktım olmayacak çekiçle bu sefer ince düz bir saatçi tornavidasını elime aldım. Boruyla kasanın birleştiği noktadan plastikle borunun arasına tornavida ucunu çekiçleyerek sokmaya başladım. İlk denediğim kısımda yine ufak bir yerden plastik kırıldı. Tam aksi yönde aynı işlemi bir daha yaptım ve plastiği biraz daha kırdım. Boruyu kavrayan plastik yüzey biraz azalınca başladım zorlamaya ve evet kıpırdadı sonunda. Zorladım zorladım ve nihayet çıktı. Borunun o kısmı nasıl bir oksitlenme yaptıysa plastikle akraba olmuşlar. Bu kısım da 5 saatimi çaldı. Evet anten çubuğunu poşetinden çıkarıp bu aşamaya gelmek 10 saatime mâloldu. Artık tecrübe edinmiştim. Bir işi nihayete erdirmeden artık bitti demeyecektim. Şimdi hangi zorluk çıkacak diye korkuyla bekliyordum artık. Bir yandan 640 lirayı boşa mı harcadık acaba, bu kadar aksiliğin üzerine anten çalışmazsa ne yaparım falan diye düşünerek plastik kabloyu haznesinin içine doğru sarmaya başladım. Haznenin gerekli yerlerine yine gress yağı sürdüm ve yerine oturttum. Sadece kasayı kapatmak kalmıştı. Vidaları tek tek yerlerine nazikçe oturttum ve işin başındaki ilk şoku yaşatan somun kaldı yine en sona. Somunu elime aldım yerine oturtacam, ellerim gress'ten dolayı biraz kaygan... Somun pırtı verdi parkeye düştü. Bir sıçrama sesi duydum sonra bir çarpma ve en son yere düşme sesi. Sakinliğimi bozmadan yakın gözlüğümü çıkardım, aşağıya baktım, göremedim. Koltuğumdan kalktım yere eğildim baktım yok. Yok, yok, yok, bulamıyorum. Kafayı gerçekten sıyırma noktasındayım. O tarafta çeşitli adaptörlerin olduğu amazon kutusu vs var. Bakıyorum, kutuyu boşaltıyorum yok ulan yok. Ulan göt kadar odada hemen dibime düştün de nereye gittin kahrolasıca somun. Seni somun yapana, başta oraya takana, anteni kırana, 300 liraya komple yeni universal anten alıp takmayan kafama sövüyorum da sövüyorum. Artık kafa uçtu. Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi gibi tekerlemeler falan söylüyorum. O derece yani. Hanım korkudan birşey soramıyor, arada bir gelip kapıdan napıyor bu deli der gibi çaktırmadan bakıp gidiyor. Dedim bir sakinle Korhan! Zaten ter içindeyim dötümden bile ter akıyor. Git bir bardak soğuk cola koy kendine bir nefeslen. Sakince düşün. Bir somun küçücük odada düşüp nereye gidebilir? O an gözüm sehpasında duran gitara ilişti, rahatlamak için bir iki tıngırtadıyım diye uzandım ve o an yok artık dedim. Gitar deliğinden içeri girmiş olabilir miydi? Gitarı şöyle bir salladım ve tadaaaaa. Evet somun parkeden sekip gitarın içine girmişti. Yine başladım sövmeye... bu kadarı da olur mu diye sövüyorum artık. Aldım yerine taktım hemen şerefsizi. Masanın üstüne bakıyorum kesin unuttuğum birşey vardır falan diye ama yok hakikaten montaj bitmişti. Geriye bir tek 12v bağlayıp test etmek kaldı. Anasını satayım bu sefer de korkudan adaptörü prize takamıyorum. Çalışmayacak düşüncesi hasıl oldu. Bu sefer gittim kendime çay koyup geldim. Yaktım bir sigara. Bir adaptöre bakıyorum bir antene. Sigaram bitince korkunun ecele faydası yok deyip taktım adaptörün fişini prize. Motorun sesini duymamla anten çubuğun tavana doğru yükselişini gördüm. Sorunsuz şekilde, hiç teklemeden sonuna kadar açıldı anten. Acaba kapanacak mıydı; Sanki yarım gün anamı ağlatan kendisi değilmiş gibi de gayet cool bir şekilde kapandı pzvenk. Bu sahneden sonra çetin geçen, yolları tuzaklarla dolu, 12 saat süren bir tamir serüvenini başarıyla tamamlamanın verdiği huzurla aşağıdaki videoyu çektim ve sizinle paylaşmak için mutluluk gözyaşlarıyla yazdım bu satırları. Bir sonraki serüvende görüşmek üzere. https://www.youtube.com/watch?v=CyFBhSJml18&ab_channel=bmxunderground2 Ağustos 26, 2022 ZvAnA tarafından düzenlendi Mono, MilesTeg, snc-tr and 10 others beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 5, 2022 (düzenlendi) Arabayı kaportacıdan teslim aldım çok şükür. Kaportacıya verme sebebim; Arka sağ ve sol çamurluklar iç kısımlardan dışarı doğru paslanmaya ve boya kabarmaya başlamıştı. Bagajda yine 6-7 sene önce kimyasal bir malzeme taşımıştım iş nedeniyle. O taşımadan sonra bagajın tabanında ufak bir yerde yine paslanma olmuştu. Marşpiyellerde, dikiz aynalarında tamponlarda ufak tefek sürtme izleri dışında arka tamponda 3 kere kırmızı ışıkta duramayıp vuran geri zekalı şoförler yüzünden büyük çatlaklar ve boya dökülmesi vardı. Sol arka çamurlukta bu sefer benim eski işyerimizin dar garajında manevra yaparken kolona vurmam nenediyle oluşan küçük bir göçük ve boya yıpranması vardı. Ben yıllar önce kendim piyasadan sedefli beyaz boya temin edip buıralara uygulamıştım. En azından temiz duruyordu. Arabayı bu şekilde 4-5 senedir kullanıyorum. Ama pas da işin içine girince iyice tüm kaportayı elden geçirmek, bahsettiğim göçüğü düzelttirip boya yapılması gereken her yer için anlaşmıştım kaportacıyla. Bahsettiğim yerler dışında arabanın her yerinde gerekli yerlere de nokta nokta rötüşlar yapıldı. Boyası güneşten yanmış silecek kolları vs boyandı. Yani yepyeni olmasa da tertemiz oldu araba. 6- 7 yıl önce arabanın orjinal iki ön farına da dünyanın parasını verip far temizleme yaptırdım. Aslında hata yaptım çünkü durumları çok kötü değildi. O zamanki aklımla çok daha yeni gözüksün diye yaptırmıştım. Bu far temizliği sonrası iki far da çok çabuk sararma yapmıştı. Bu şekilde kullanırken sol ön far tarafından ufak bir kaza yaptım ve sol ön far kırıldı.. Hata bende olmadığından karşı tarafın sigortası araçtaki hasarı karşıladı ve yeni orjinal far takıldı. Ancak diğer far bu ayna gibi parlarken sapsarı duruyordu. Önceki performansını düşününce temizletmek istemedim. Götürdüğüm yer de öyle dandik bir yer değildi. Ödediğim ücret de yan sanayi yeni far fiyatının yarısıydı o zaman. Durum böyle olunca internetten yedek parça satan bir yerden yeni sağ ön far aldım ve kendim onu taktım. 3-4 senedir de bu şekilde kullanıyorum. İki farım da gayet iyi durumdalar, sararma, kararma falan yok. Ancak bu yan sanayi far orjinali gibi ayarlanmıyor. Dolayısıyla far ayarlarında hep sıkıntım var. Bunu düzeltmek için bir süredir sağlam olan orjinal sağ farımı kendim temizleyip tekrar kullanmak istiyordum ve bugün o işi hallettim. Aşamaları sizlerle paylaşıyorum. EVDEKİ MALZEMELERLE "0" MALİYETLE FAR TEMİZLİĞİ Açıkçası elinden her türlü iş gelen bir herif olduğumdan evde ne ararsanız bulursunuz. O yüzden başlıkta sıfır maliyet desem de bende hazır olan malzemelerin bir kaçını bazılarımız satın almak zorunda kalabilir. Gerekli Malzemeler; - 400, 1000, 2000 su zımparası (Ben de mevcut olan zımparalardan bu iş için uygun olanlar bunlardı. 400 değil de 500-800, 1000 değil de 1200-1500, 2000 değil de 3000 nıumaralı zımparalar da olur.) - Kloroform (evde niye kloroform var diye soran olursa, pc mod işlerinden kalma, pleksi yapıştırma amaçlı almıştım koca bir şişe vardı.) - Bir adet elektrikli su ısıtıcı ya da kahve cezvesi - Kloroformu içine koyacağınız kapaklı bir kap. (Plastik, cam, metal hatta şaşal şişesi bile olabilir. Yeterki kapağı delinip ufak bir hortum geçirilebilecek birşey olsun.) - Ufak bir hortum. (Eski basmalı bir sıvı sabun kabından ya da fısfıslı kullanmadığınız birşeyin kabından sökebilirsiniz.) Bunlar olmazsa olmaz malzemelerimiz. Bu malzemeler yanında ekstradan bir adet maske, bir adet kloroformu dökmeden boşaltmak için şırınga öneririm. Bir de buharlama işlemini ne olur ne olmaz havadar bir yerde yapmakta fayda var. Ben kapalı balkonun iki camını açıp yaptım. Tam açık balkonda rüzgar varsa uygulama zor olabilir. Bu detayları verdikten sonra farımızın işlem öncesi, dolaptan çıkarıldığı haliyle üzerinde kir, çamur olmadığı halini paylaşayım, gördüğünüz şey kir veya toz vs. değil; İlk aşama zımparalama; Farımızı bir lavaboya götürüyoruz. Zımparalarımızı devamlı ıslatıp temizleyebileceğimiz bir kabı da hazır ediyoruz. Farın yüzeyini bir sünger ya da su püskürtebileceğimiz bir fıs fısla sürekli ıslatıyoruz. 400 zımpara ile yatay bir hat üzerinde ovalamadan zımpara işlemini güzelce yapıyoruz. Bu işlem sırasında zımpara yaptıkça sararmış olan vernik tabakası nedeniyle suyun sarımsı şekilde aktığını görebilirsiniz. 400'lük zımpara sonunda aşağıdaki görüntüye ulaşıyoruz, 1000'lik zımpara ile devam, bu aşamada sarı çıkan kir yavaş yavaş beyazlaşmaya başlıyor. Bu artık pleksi tabakasını zımparalamaya başladığımızın da bir işareti. 1000'lik zımpara sonucu; Son olarak 2000'lik zımparayı da tamamlıyoruz. Güzelce ön yüzeyi yıkayıp yumuşak bir bezle siliyoruz ve iyice kurumasını bekliyoruz. Farımız aşağıdaki gibi oluyor. Artık kloroform buharını fara püskürtmek için gerekli tesisatı hazırlayabiliriz. İki sene önceki kasık ameliyatımdaki dikişlerin pansumanını yapmak için kullandığım plastik oksijenli su kabını bir gün işime yarar diye atmamıştım. O gün bu günmüş. Açıkçası bu iş için de cuk oturdu. Kendi tıpasını küçük bir matkap ucuyla delip temin ettiğim hortumu içinden geçirdim. Ve kloroform için buhar makinamız hazır Artık kloroformu koyup tesisatımızı gözden geçirebiliriz. Kloroform bayıltma etkisi olan bir madde ve solunduğunda boğazda yanma etkisi de yapabilir. O yüzden bir maske kullanmanızı öneririm. Kloroformu hazırladığım küçük kabın yarısını dolduracak şekilde koydum, tek far için fazlasıyla yeterli. Artık buharlama işlemini yapacağımız kapalı balkonumuza geçiyoruz. Cezvemizin içine kloroform kabını koyduğumuzda taşmayacak şekilde su ile doldurup çalıştırıyoruz ve bu işlemi de videoya çekiyoruz. https://www.youtube.com/watch?v=ssnb_jHbZao&ab_channel=ZvAnA Sonuç mükemmele yakın. Videoda da görüleceği üzere bir ara soğuyan suyu tekrar ısıtmak için cezvenin düğmesini tekrar açıyorum. Ama dalıp suyun fokurdamasına izin verdiğimden farın üzerine su damlaması oldu. Oralar bozulmuş gibi olsa da kloroform buharını üzerine daha fazla tutup gezdirince hiçbirşey kalmadı. Ekstra bir işlem yapmama da gerek kalmadı böylece. İlk ve son halinin fotosunu da yan yana koyalım; Evet bir tadilat, tamirat projesini de başarıyla sonuçlandırmanın verdiği keyifle diğer projelere geçebiliriz. Eylül 6, 2022 ZvAnA tarafından düzenlendi Mono, SEP, TiesTorN and 7 others beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 7, 2022 400'lük zımparadan sonra anaskim ne bok yedik dedin mi demedin mi Nihai sonuç şahane olmuş. Eline sağlık ZvAnA beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 7, 2022 8 minutes ago, Mono said: 400'lük zımparadan sonra anaskim ne bok yedik dedin mi demedin mi Nihai sonuç şahane olmuş. Eline sağlık Youtube'da benzer videolar var. Hatta bunun için aynı Zvana'nın kullandığı tarzda kitler satılıyor. Mono beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 7, 2022 Kloroform fark yaratmış görünüyor burada ama kullanacak kişiler kloroform nedir, nasıl kullanılır, tehlikeleri nelerdir, korunma için neler yapılmalıdır, iyice araştırsın önce. Maske için özellikli bir maske lazım sanırım. Sonuç mükemmel ama söylemek lazım. Mono beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 7, 2022 5 saat önce, Mono said: 400'lük zımparadan sonra anaskim ne bok yedik dedin mi demedin mi Nihai sonuç şahane olmuş. Eline sağlık Bu işi zaten seneler önce nasıl yapıldıığını görmüştüm. @wazzap'ın dediği gibi hazır kitlerini satıyorlar. O yüzden hassktr demedim Açıkçası bu kadar basit ve malzemesi evde hazır olan birşey için set falan almadım tabiki. Bu setler ilk çıktığında sanki çok ahengirli birşeymiş gibi yok özel kimyasal madde vs diye şu anki satılan rakamların 5-6 katına pazarlıyorlardı. Pleksi ve kloroformla çok haşır neşir olduğumdan, o zaman bu olsa olsa kloroformdur demiştim. Nitekim sonradan bir sürü kloroformla yapıp aynı sonucu alanlar olunca artık o fiyatlara satamıyorlar. Ben de zaten kloroform olayı kanıtlanınca cesaret edip bunu yapmayı kafaya koymuştum. Senelerdir denemek istiyordum. Kısmet bu zamana oldu. Kloroformu pratik olarak nasıl ısıtırım ve buharlaştırırım işi asıl kafamı kurcalamıştı. Sonra birden kaynamış suyun içine bir kaba koymak fikri aklıma geldi. Direk çaydanlıkla yaparım dedim. Ama sonradan çaydanlık hani soğursa tekrar ocağa git ısıt vs olmasın diye eşimin eski kahve cezvesi aklıma geldi. Ve herkesin yapabileceği çok basit bir işlem oldu. 4 saat önce, iceice said: Kloroform fark yaratmış görünüyor burada ama kullanacak kişiler kloroform nedir, nasıl kullanılır, tehlikeleri nelerdir, korunma için neler yapılmalıdır, iyice araştırsın önce. Maske için özellikli bir maske lazım sanırım. Sonuç mükemmel ama söylemek lazım. Açıkçası ben tedbirli adamımdır ve bu tür şeylere dikkat ederim ve herkese de böyle olmasını öneririm. Ama youtube'da hazır kitlerle vs bu işi yapanlarda da bir tane maske takan adam görmedim. Havadar bir ortamda çok çabuk buharlaşıp kaybolduğu için öyle çok tehlikeli bir durum olmuyor. Ama kapalı alanda dikkat edilmesi gereken bir madde. Mono beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 7, 2022 (düzenlendi) Bu arada daha önce vites kolunun içler acısı halini paylaşmıştım. Onu da adam edip araca tekrar monte ettim. Normalde direksiyonu bile söküp kendim kaplamışken bu sefer dikişle vs uğraşmak istemedim ve araba kaportacıdayken sanayide yakınlarda bir yerde rastgele bir döşemeciye kaplaması için verdim. 200 liraya kapladı. Ama açıkçası işçiliği pek memnun etmedi. Pot pot olmuş kısımlar sıfıra sıfır olmalıydı. Kullandığı malzeme de en dandik suni derilerden sanırım. Neyse temiz oldu en azından, sökme takma işini de öğrendiğim için şimdilik bir süre böyle kullanırım. Önceki ve son hali şu şekilde; Son Hali; Tetikle topuz arasındaki çerçeve de hiç içime sinmedi. Normalde o çerçeve kromaj kaplı. Bu kadar küçük bir parça için gidip bir yere kaplatmasıyla falan uğraşacak vakit bulamadım. Gerekirse sonra yaparım dedim. Kendim boyayla hallederim diye düşündüm. Elimde yine pc mod işlerinden kalma farklı farklı sprey boyalar vs var. Zımparasını yapıp, astarını vs attıktan sonra parlak kromaja yakın bir renge boyadım. Beğendim de. Ancak bu parlak metalik renkteki boyaya elimdeki vernik spreyin çok uygun olmadığını farkettim ve vernik atamadım. Bu şekilde de epey bir süre idare eder diye düşündüm. Ama topuz kaplanıp geldikten sonra adamın iç kısma kapladığı kısımlar o kadar daraltmış ki alanı çerçeveyi zor soktum yerine. Bu sırada da boya berbat oldu. Tekrar söktüm, tekrar tüm katlar çıkana kadar zımparaladım. verniksiz son kat istediğim renk olamayınca, elimdeki verniğe uygun siyah bir boya ile boyadım bu sefer. Bu şekilde kemik sertliğinde katman oluşunca gittiği yere kadar yukarıdaki halinde kullanırım dedim. Aslında çerçeveyi aşağıdaki hale getirmiştim.; Hem kaplaması hem çerçeve istediğim gibi olmadı ama eski haline göre en azından temiz duruyor. Canım sıkılına kadar bu şekilde kullanacağız artık. Sıradaki gelsin bakalım Eylül 7, 2022 ZvAnA tarafından düzenlendi Mr.Smith, Mono, wazzap and 1 other beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 8, 2022 hocam eline sağlık. sonuç güzel olmuş. farlar topuz fln güzel görünüyor. bende c5 in solan farlarına girişmeyi düşünüyorum ama birazda üşeniyorum. bakalım bi ara girişicem herhalde Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 (düzenlendi) 7 saat önce, Mr.Smith said: hocam eline sağlık. sonuç güzel olmuş. farlar topuz fln güzel görünüyor. bende c5 in solan farlarına girişmeyi düşünüyorum ama birazda üşeniyorum. bakalım bi ara girişicem herhalde Valla üşenilecek kadar bir iş değil. Zımpara her numara için 7-8 dakika falan sürmüştür. Silmesi kurumasını beklemesi 15 dakika. Kloroform buharı ile uygulama 5 dakika. Tek far için bir saat bile harcamıyorsun. Ama kloroform ile temizledikten sonra mutlaka koruyucu bir vernik yada uv koruyucu film kaplama şart. Bu şekilde kullanılmamalı. Çok kısa sürede yine sararıp, bu halinden çabuk uzaklaşacaktır. Ben şuan ürün araştırıyorum henüz istediğim kalitede kendinden katılaştırıcı son kullanıcı için sprey bir vernik bulamadım Türkiye'de. Bir far için de gidip koca koca vernik, sertleştirici, tiner kutuları almak istemiyorum. Kendim malzeme bulamazsam, arabayı elden geçirttiğim kaportacı arkadaşıma yine gidip vernik attırabilirim. Eylül 9, 2022 ZvAnA tarafından düzenlendi Mr.Smith beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 Koca koca farları temizlemesi kolay tabi... şununla 2 gün uğraşmak lazım galiba: Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 Bence yukarıdaki farların zımparası ve buhar uygulaması yine çok kolay olur da, vernik için maskeleme daha fazla uğraştıracaktır muhtemelen. Onun dışında bir zorluk olacağını sanmıyorum. Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 @Forgottenhocam büyütmeyin gözünüzde maksimum 1 saat işi var. Ben de yaptı aynı işlemi. Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 hehehe, gözümde büyüyen kısım farı sökmek için ön tamponu sökmek gerekmesi aslında, tamponun altında kalan bir vidası var farın :\ Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 21 minutes ago, Forgotten said: hehehe, gözümde büyüyen kısım farı sökmek için ön tamponu sökmek gerekmesi aslında, tamponun altında kalan bir vidası var farın :\ ben sökmeden yaptım. sökmek şart değil. internette tonla video var. Forgotten beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 9, 2022 evet, illa sökmek şart değil, iyi bir maskelemeyle araç üzerinde yapılmasında bir sakınca yok. Bu arada son kullanıcıya uygun istediğim kendinden sertleştirici özellikte sprey bir vernik için iki gün alışveriş sitelerini taradım. Her yerde normal mobilya, aksesuar vs için genel amaçlı sprey vernikler var. Çok zor buldum. Özellikle ColorMatic ya da SprayMax 2K Clear Coat ürünlerini bulmaya çalıştım. Bu spreylerin özellikleri tüpün içinde akrilik verniğin dışında ayrı bir haznede akrilik sertleştirici de oluyor. Kullanım öncesi spreyin altındaki mekanizma ile hazne deliniyor ve sertleştirici vernikle karışıyor. Bu şekilde gerçek anlamda kemikleşen bir vernik uygulaması yapabiliyorsunuz. Nozzle'ları da normal sprey boya ya da verniklerden farklı bu iş için uygun şekilde oluyor. Bir iki güne elime geçer muhtemelen. Ben farlar için kullanacağım ama özellikle jantları için uygulama yapacak vs olursa, kesinlikle bu tip bir vernik edinin. snc-tr, Mr.Smith, wazzap and 1 other beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş
Mesaj tarihi: Eylül 19, 2022 (düzenlendi) Evet arabanın işlerine devam ediyorum. Daha önceki mesajlarımda belirttiğim gibi kimya şirketimiz varken bir ara taşıdığım hidroklorik asit bidonlarından bir şekilde buharı sızmış ve arabanın bagajında yer yer pas yapmıştı. Kaporta aksamında genel olarak birşey olmasa da arka speakerlar ve stepne krikosu inanılmaz paslanmıştı. Pas sökücü bir kimyasalla onlara giriştim geçen hafta. Bagajın durumu bir süredir şu halde; Speakerların bu arka yüzeyleri ve kriko inanılmaz paslıydı. Yukarıdaki speakerın fotosu pas sökücü ile bir kısmı temizlendikten sonra çekildi. Krikonun paslı fotosunu çekmemişim. O da aynen o şekildeydi. Ama onu bir güzel pastan arındırdım ve üzerine bir de metal boyası atınca mis gibi oldu. Evet kriko bu kadar iyi olunca speakerları da halledeyim dedim. Ama benim Sonata'nın arka hoparlörlerini sökmek deveye hendek atlatmakla aynı şey. Arka koltukları koltuk yan dayamalarını sökmeden arka cam altı deck'i kaldıramıyor ve hoparlörlere erişilemiyor. Bunu gözüm yemediği için hoparlörlerin paslanmış metal kısımlarına bagajdan fısfısla pas sökücüyü sıkmak durumunda kaldım. Sonra da metal tel ile çitileye çitileye temizlemeye çalıştım. Bir gün ilk uygulamamı yaptım. Yorulunca ertesi güne bıraktım işi. İkinci gün biraz daha fısıfısladım. Bir ara o kadar hafif değmesine rağmen parmağım hoparlör konisine değdi ve değer değmez koni anında yırtıldı. Pasları halledelim derken tam olarak hallettik speakerları. Meğer fısfısla hoparlör konisini çürütmüşüz. Speakerlar o kadar paslı olmasına rağmen aslında gayet de güzel çalışıyorlar ve iyi de performans veriyorlardı. Hoaparlörleri mahvettikten sonra işin başında göze alamayıp sökmediğim şeyleri mecburen sökmek durumunda kaldık. Koltukların kıç kısımlarını, yan omuz desteklerini söktüm, cam altı deck'i yerinden çıkarabildim ve sonunda speakerları da sökebildim. Arabayı bu duruma getirirken bir yandan da Focal RCX-690 yeni hoparlörün siparişimi verdim. Onlar gelene kadar bagajın diğer taraflarını elden geçirmeye başladım. Bagajın yedek lastik konulan kısmı ve tabanı epey yıpranmıştı. İlk paylaştığım fotolarda görüldüğü gibi hem boyanın zedelendiği yerler hem de pas tozları vs pis bir görüntü oluşturuyordu. Bu bölümü plastidip gibi bir sprey boya ile boyamayı uygun gördüm. Böylece istediğim zaman söküp atabilirim, orjinal boyasına da herhangi bir zarar vermemiş olurum diye düşündüm. Bagajı önce güzelce yeni yaptığım köpük makinasıyla bir güzel yıkayıp, kaba pisliğini aldım. Güzelce her yerini sildim. Sonra bagaj döşemelerine ve aracın dış yüzeyine rüzgarla vs gelebilecek boya tozlarını engellemek için maskeleme işlemine başladım. Benim arabamın orjinal rengi olan sedefli beyaz(Pearl White) için iki adet plastidip mat beyaz ve bir adet Pearl effect spreyi almıştım. Boyanın tamamı için 4 kat mat beyaz ve 2 kat da pearl effect uygulanması gerekiyor. Ancak 2 kat pearl effect için bir kutu yeterli olurken 4 kat beyaz için bir tane daha mat beyaz sprey boya alsaymışım iyi olurmuş. 4 katı yine attım ama bazı yerler tam da istediğim gibi kapanmadı. Ama işin sonunda en azından eskisine nazaran çok daha iyi ve temiz bir görüntüye kavuştum. bu işi de hallettikten sonra yeni hoparlörlerimiz de geldi ve bir sonraki gün onların montajına geçtim. Onun aşamalarını da bir sonraki mesajda paylaşırım artık. Eylül 19, 2022 ZvAnA tarafından düzenlendi SEP, pentaman, snc-tr and 3 others beğendi Bu mesajı paylaş Bu mesajın linki Sosyal ağlarda paylaş