-
Mesaj sayısı
1.234 -
Üyelik tarihi
-
Son ziyareti
-
Days Won
26
İçerik türü
Profil
Forum
Blogs
Everything posted by kHanTW
-
@@SpeCTRuM : Hacı hadi ben safım da... Neyse...
-
Bilen vardır, 1996'dan bu yana televizyon izlemiyorum, haberler umrumda değil, futbolla (dünya kupası dışında) işim yok, genelde olayım da yabancı diziler ve filmler. Televizyon kanalları (annem eve gelip de burnuma soktuğunda) bana iğrençlik gibi geliyor, sürekli istemediğim şeyleri bana izletmeye çalışıyorlar. İstemediğim haberler, istemediğim siyasetçiler, celebrity olmasını algılayamadığım boş insanlar. Hele hele reklam denen şeyi ben istemiyorum, niye bana zorla, dakikalarca, alabildiğince yüksek sesle izletiyorlar anlamıyorum. Artık dönemi geçti, ama zamanında bir boş vaktim olsa o süreçte reklamları algılayıp sesi kısan, hatta belgesel falan izleten bir televizyon geliştirmek istiyordum, bence satardı : Dahası eşşolueşşek demeyen Kemal Sunal'ı izlemenin tadı yok, insanlar eskiden defalarca izleyip replikleri ezberledikleri için gülebiliyorlar, ekranın yarısı blurlanmış, markalar silinmiş, içkiyi sigarayı kapatmış, cinsellik küfür vs. ne varsa içeren sahneler kesilmiş filmlerin hakikaten tadı yok. Bir yerlerde yazıyordu, TRT'de yayınlanan bir dizi varmış, kızın teki sürekli problem çıkartıyormuş, sanrılar görüyormuş, kopukluklar oluyormuş ama kimse sebebini anlamıyormuş. Meğersem dizinin ilk bölümünde kız tecavüze uğruyormuş, sağlam olsun diye ikinci bölümden başlatmışlar, alakalı ne varsa da sansürlemişler. Kızın tüm yaptıklarının sebebi, olay kurgusu falan kesilmiş geçmiş, millet de "bu dizi ne anlatmaya çalışıyor" diye uğraşmış durmuş. Teokrasi yahut diktatörlükle yönetilen ülkelerdeki gibi içerik değiştirilmesi kısıtlanması gibi şeylerin olmadığının olmayacağının da garantisi yok. Böyle olunca torrent'i efektif olarak kullanıyorum ama filmi indirmek kadar altyazı ile uğraşmak biraz amelelik geliyor, kendimi 4-5 yıl geride kalmış gibi hissediyorum. (Misafirlerim olabileceği düşüncesi ile TR altyazı bulmam gerekiyor) Eskiden laptop'u tv'ye bağlardım da film izlerdim ama sonra bu media box'lar çıkınca direk usb diskleri bağladım, "oh, rahatlık varmış" diyebildim. Şimdi de bir şeyleri eksik yaptığımı, eski yaptığımı düşünüyorum. Oluyor, olmuyor değil ama sanki istediğim konforda değil. Sanki televizyonda her kanal değiştireceğimde gidip düğmelere basıyormuşum ama aslında uzaktan kumanda diye de bir teknoloji varmış gibi. Türk işi kartellerin Türk tipi modele yapacakları sistemler ilgimi muhtemelen çekmeyecek. (Sebep için ülkemizde tüm zamanların en çok gişe hasılatı yapan filmlerine bakın : http://boxofficeturkiye.com/tumzaman/?tm=1989 ) Ama eğer Netflix 1) Benim damak tadıma uygun bir seçki ile gelirse, şu dizinin şuyuncu bölümü yok, bu film bilmem ne kadar zaman daha gelmeyecek demezse 2) Teknik problemleri çözerse, beni internet kalitesi ile sınamazsa, Telekom'un çelmesini yemezse 3) DTS gibi benim (alacağım) ses sisteminin özelliklerini yaşamamı sağlayacak ses formatlarını veriyorsa (@@ChipArchitect ?) 4) Makul bir fiyat politikası belirlerse ben geçerim. Açıkçası şu saatten sonra albüm almak benim için imkansıza yakın, kullanmıyorum çünkü, adalet duygum tabiki var ama gerçekten de çağ değişti, artık pratik değil bu tip şeyler. Ama yeni evime geçip düzenimi kurduğumda Spotify almayı planlıyorum. Aynısı Netflix için de geçerli. Bu adamlar DVD dağıtırlarken de iyiydi, bu sistemin de iyi olacağını umuyorum. Habere bakıyorum, diyor. Aynı anda 190 ülkeye birden daldıkları için lokalleşme problemini bir süre çözemeze benziyorlar. Türkçe için beklediğim 3-5 tane dizi var, işler güçler, kardeş payı, beş kardeş gibi. Bunları youtube'dan çözebiliyorum tabi ama tek sistemden işimi görebilmek isterdim. Dipnot : Unutmadan Netflix'e bir iş başvurusunda bulunayım, belki eğlenceli bir home-office iş yakalarız
-
@@hakancez : İşin sonunda Japonca'dan çıkmaman şaşırtıcı
-
Safım saf... PS4 kırılmış denince "analog'un ps4'ü kırılmış, yazık" dedim de girdim...
-
@@ResetButton An Inspector Calls'u hemen radarıma alıyorum
-
Ben yorgun olduğum bir gün festival gösteriminde gitmiştim Bir Zamanlar Anadolu'ya... Bir süre sonra kafamı yanımdakinin omzuna dayayıp uyumuştum. Bu arada yeri gelmişken Ercan Kesal o kısa süre içerisinde inanılmaz oynamış, hatta adamın Peri Gazozu kitabını da yeri gelmişken tekrar önereyim, beni gerçekten ağlamaya yakın hale getirmişti o kitap. Geçenlerde azmedip tekrar izledim, güzel bir film ama ben hala Sonbahar filmine yakın bir etkilenme yaşayamadım. O nasıl bir insanın içini burmadır, o nasıl güzel bir müziktir. Dipnot: Aynı başlıkta hem film hem kitap hem de müzik önererek kombo yaptım, konsepti bozdum, kusura kalınmasın
-
İnsan psikolojik olarak eski filmleri izlemeye biraz üşeniyor, biraz çekim kalitesine tükaka yapıyor, biraz da eski kült fillmler ister istemez ardıllarını ve sonraki yönetmenleri etkilediği için tekrarlanıyor, etkisini bir anlamda yitiriyor. Yani ne Jaws bizi zamanında korkuttuğu gibi korkutur, ne de sixth sense'in sonu eskisi gibi etkiler. Ne bileyim, Potempkin Zırhlısının merdiven sahnesi iyidir hoştur eyvallah ama o çekimler 90 yıl sonra ister istemez amatör kalıyor. Buna rağmen eskilerden bazı filmler gerçekten de güzel tad veriyor, bu vesile ile 12 Angry Men i tekrar hatırlatmak isterim : http://www.imdb.com/title/tt0050083/
-
@@ResetButton : Connections çok iyidir de fazla eski değil mi @@ismailjr : Açıkçası Game of the Century'nin bir kaç analizini izlemiştim, seninkisi de gerçekten güzelmiş. Keza Game 6 de güzel. Ama nedendir bilmiyorum, muhtemelen benim satranç bilgisizliğimden, bu oyunların ikisi de bana "yüzyılın en iyi oyunu" gibi gelmiyor. Dediğim gibi analizdeki "şu hamleyi yapamaz çünkü çok bariz bir şekilde 6 hamlede mattır, bakın böyle böyle" kısmını göremiyorum, dahası yüzyılın oyunu o değildir aha budur diyeceğim bir alternatifim de yok, gene de nedense öylesine hayretler içinde kalmıyorum. (Elemanın 13 yaşında olmasını saymazsak )
-
City Island filmini izledim ve beğendim, Andy Garcia çok iyi oynamış. Garip bir tarzı var , Little Miss Sunshine benzeri bir havası var demek yanlış olmaz, o tarzı sevmeyen bunu da sevmeyecektir.
-
Aynen, millet "belki öter" umuduyla yavaşlıyor iyice, HGS iyiden Sürünerek Geçiş Sistemi oldu o yüzden
-
Ne yazık ki Düğün Dernek 2 filmi benim için öyleymiş, sinemada gitmeye değmezmiş, kendimi yaktım, işin kötüsü götürdüğüm kişiyi de yaktım :/
-
Adamlar çok güzel bir tekelleşme yaptılar şimdi, adamlar derken de ülkedeki üreticileri kastediyorum. Örneğin bankalar, biri kazık atsa kimse orda kalmayacak ama hepsi birden kazık atınca mevzu normalleşiyor. Elektronikte de durum çok farklı değil. Hani bizim de suçumuz var, en makul fiyatlı arayışımız belki de işi bu noktaya getiriyor ama işin sonucunda tüm firmalar müşteri memnuniyetini umursamaz olunca mecbur birinden olmazsa birinden alıyorsun. (Ha banka işinde kazık atmaya çalışmayan enpara örneğini gördük, etrafımda bayağı bir kişi geçti buna, diğer taraftan da adamlar katarlılara satıldı, kazığın büyüğü geliyor olabilir )
-
Konu sapıyor tabi de, genelde kadınlar tıraştan sonra o yüzde kolonya çarpma kısmında "ay yanacak" psikolojisine giriyorlar, onun keyif verdiğine ikna etmek gerekiyor
-
Mail Call
-
Ekşideki şu yorum (spoiler içerir) benim dediğim paralelde, hatta adam benden daha güzel demiş
- 151 replies
-
Merhabalar, Baharda yeni bir eve taşınacağım, sevdiğim ve dünya görgüsüne güvendiğim bir abim mutlaka mutfak lavabosunda çöp öğütme makinası olması lazım dedi. Açıkçası bu yaşa kadar kullanmışlığım yok, biraz iptidai olan "bi köşeye market poşeti koyup çöpü ona atma, sonra da kapının önüne koyup kapıcının almasını bekleme" yöntemi şimdiye kadar işimi gördü Diğer sistem de alışmadığım için garip geliyor bana. (Ama daha önce arabadaki yağmur/far sensörlerine ve sunroof a laf edip sonra da alışıp olmazsa olmaz kategorisine aldığım için tükürdüğümü yalama ihtimaline karşı sorayım dedim) Aranızda kullanan var mıdır, bir defa kullanmaya alışınca vazgeçilmez oluyor mudur? Yoksa takması bakımı masrafı şusu busu derken çok da değmeyen bir şey midir?
-
Ya normal bir maaşım var, gene de benim param bol olabilir Yaşamımın kalanından kısıyorum ama oturacağım evin kasabileceğim ölçüde iyi bir şey olmasına da dikkat ediyorum. Gittim 2400 liralık evye satın aldım mesela (1600 e geldi), 2000 liralık iki tane duş sistemi aldım (pazarlıkla 1200 civarına geldi tanesi) falan... Gördüm ki bu yapılan masrafların "görünenlerini" evi satarken fiyata giydirmek mümkün, dahası garip rant ekonomisine sahip ülkemizde genelde evlerin değerlenmesi bu yapılan masrafları ikinci planda bırakabiliyor. Oturduğun da yanına kar kalıyor Neticede eve fazladan 10.000 lira masraf yaptığında fiyatı çok değişmiyor Hal böyleyken bu çöp öğütücüsünü de düşündüm ama, sanki Johny'ninki Ali'ye Veli'ye uymayacak gibi. Ekstra masraf, ortalıkta istemediğim bir düğme, gürültü, insanların kullanmaya itirazı falan derken o işte attığım daş ürküttüğüm vakvağa değmiyor gibi. Dahası evime gelecekler için bir talep karşılamıyorum, arzla talep oluşturmaya çalışıyorum, tutacağı kesin değil, ben bile çok anlamıyorken bu yaptığım yatırımın evi satarken geri döneceğinin garantisi yok falan...
-
Ben muhtemelen indüksiyon ya da elektrik olayına hiç girmeyeceğim. Bu tip şeylerde ürün ne kadar karmaşıklaşırsa o kadar tantana oluyor. Yeni taşınacağım evde doğalgaz olacak, tüp bitti derdi muhtemelen olmayacak. Arada sırada gazda problem çıkarsa diye ocağa fazladan 500-1000 lira vermektense yemek sipariş etmek daha karlı olabilir @ Gönül isterdi atom profesörü olalım ama aklımız yemeye içmeye çalışıyor, bu taraflara uğrarsan bir gastro turizm yapalım
-
@ Benim de aldığım evde olsa mutlaka kullanırdım, onu biliyorum... Genelde aldığım cihazları akla gelir gelmez her özelliği ile kullanma huyum vardır zaten. Hatta alışsam bir sonraki evime de kesin yaptırırdım. Ama şimdi seçmesi de, taktırması da, maliyeti de gözümde büyüyor biraz. Bim torbası konusunda çok bir şikayetim yok, dahası evime gelecek kadınların da çöp öğütme makinasını kullanacağından şüpheli. Aldığım evye biraz cins bir şey ve full granit olduğundan dolayı çöp öğütme makinasının düğmesi gibi şeyleri de taktırması zor olacak, dahası gelecek olan servisin de kafası basmayabilir. (Mersin'de hizmet sektörü tırt genelde) Görünen o ki, hem yüksek bir talebim olmadığı, hem de amelasyonundan/maliyetinden çekindiğim için bu iş muhtemelen olmayacak. @@CandleGarden Anladığım kadarı ile o teknoloji bayağı değişmiş, merkezkaç sistemi ile dışarı alıp ondan sonra öğütmek gibi bir teknoloji var, parmağı kapmasını bırak elinle içine içine sokabiliyorsun.
-
@@kronus Hakikaten benim baktıklarım indüksiyon değil elektrikli olabilir, çok emin değilim, özellikle odaklandığım nokta o olmadı hiç. Bu arada migrostan alınan dandik indüksiyonlu ocak da hoşuma gitti, güzelmiş aslında. 66 liraya bulunulsa alınıp bir köşeye (balkon falan) koyulabilir, nette 150 ve üzeri fiyatlarda gözüküyor, öyle olunca almadım.
-
Açıkçası fırın ve ocak gibi şeylerde çok büyük bir teknoloji yok, kayseri markaları da gayet iş görüyor. Neticede (hadi indüksiyon neyse de) ocak denen şeyin yaptığı gaza kıvılcım vermekten çok ötesi değil, güvenlik gibi standartları alayı karşılıyor. Şu an oturduğum evde geçici kalacağımı varsaymış ve Simfer marka cam bir ocak satın almıştım. (Aşağıdaki gibi bir şey) Açıkçası bu kadar mutlu olacağımı , bu kadar problemsiz geleceğini hiç düşünmemiştim. (Fırını da benzer bir tasarıma sahip aynı markadan aldım, zaten Emine Bedel modeli sabah akşam fırında yemek pişirin bir adam değilim, gayet işimi gördü) Bundan sonraki evimde de hiç markaya bakmadan bu şekil bir şey almayı planlıyorum. İndüksiyonlu ocağı geçtiğimiz ay yurt dışında denedim ilk defa adam gibi, kaldığım mekanda kullanıyordum, açıkçası çok da zevk almadım. Gazla ilgili problem olur diye bir tanesi indüksiyonlu modellerden alabilirim ama, çok da emin değilim.
-
Ben baktığımda havlu kalmıştı, alayım dursun dedim geçtim
-
Pawn Sacrifice hakikaten ağızda güzel tad bırakan bir film. Ben zaten konuya ilgiliydim, bir çok belgesel ve alakalı film (Searching for Bobby Fischer gibi) izlemişken üzerine çok iyi geldi Satrançla alakası olmayan birisi için 6-7/10, ben 8/10 verdim...
-
Ha bu arada Daniel Craig ve Simon Pegg gibi bir sürü adam oynamış, farketmiyoruz bile. (linkte spoiler var) : http://www.thedailybeast.com/articles/2015/12/19/how-to-spot-all-the-star-wars-the-force-awakens-cameos-from-daniel-craig-to-radiohead.html Ben Lost'taki bir elemanı falan farkettim, açıkçası dikkatimin dağılmasına falan da sebep olduydu.
- 151 replies
-
En sonunda filmi Pazar gece seansında izledim. İngiltere'den aldığım Star Wars tişörtümü de giymeyi unutmadım 1 - Akla gelebilecek her yerde spoiler var, facebook'ta star wars tan alakasız bir mesajda bile annesinin mesleği malum birisi "Bruce Willis aslında ölüymüş" ayarında, filmin ırzına geçen bir spoiler vermişti sürekli. İnsan böyle böyle kendi insanından soğuyor, mümkünse bu düşüncedeki şahıslar benimle aynı masaya oturmasınlar, aynı çatı altında kalmak zorunda kalmayalım, sevdiğim insanlara da yaklaşmasınlar. Hamamböcekleri için ne düşünüyorsam aşağı yukarı bunlar için de aynısını düşünüyorum. 2 - Filmi Mersin'de 3D olarak izledim, açıkçası 3D olunca biraz kayıp oluyor, eğer IMAX gibi bir şansınız yoksa 3D izlememenizi öneririm. Nasılsa en yüksek kalitede halini edinip arada sırada izleyeceğimiz için çok ta kasmamak makul aslında... 3- Film güzeldi ama 12/10 luk bir numarasını da görmedim, yanımda iki tane "daha önce hiç star wars izlememiş" kişi vardı, onlar filmi beğendi, demek ki biraz da beklenti ile alakalı bir durum. Spoiler'lara gelince;
- 151 replies