-
Mesaj sayısı
1.087 -
Üyelik tarihi
-
Son ziyareti
-
Days Won
55
İçerik türü
Profil
Forum
Blogs
Everything posted by lawnmower
-
Ya hangi müessesenin kapısında kuyruk olsa o firma aynı şekilde havaya girer. Kuyruğun sebeplerini, haklı veya haksız olmasını tartışmıyorum ama neticede insanların orta sınıf, standart bir arabayı 6 ay sonra teslim almak için bugünden para yatırdığı bir ortamda firmanın ve çalışanların mütevaziliği koruması güç. İnsan doğası böyle. Arada ne olursa olsun işini iyi yapmaya çalışanlar çıkıyor ama genelde bir burnu havadalık var VW bayilerinde. Audi A4'üm vardı, satmaya niyetliydim. Yeni araba bakıyordum. Passat CC yeni çıkmıştı o dönem. Audi'yi Maltepe'deki Erel'e periyodik bakıma götürdüm. Üst tarafta da Volkswagen ve Audi'nin showroom'ları var (Audi kısmı FB stadının altına taşındı geçici olarak, şimdi yine eski yerine dönmüş olabilir). Arabaları genelde ben servise götürdüğümden önceden de A6'yla filan geldiğimi biliyorlar, serviste beni tanıyorlar. Hatta servis sorumlusuna merak ettiğim bir modeli söylediğimde üst kata telefon açıyor, Audi'nin müşteri temsilcisi beni kapıda karşılıyor, ilgileniyor. Deneyim gayet hoş. CC'ye de bakayım dedim, VW kısmına gittim. Öyle haber filan vermedim tabi, düz müşteri gibi gittim. Bir de işyerinden geldiğim için üst baş öyle pek "elit" değildi, kot pantolon tişört modundaydım. Satış görevlileri öylece oturuyorlar, hani hiç hal hatır soran yok. Ben gittim arabayı buldum, içine oturdum, kurcaladım, gelen giden olmadı. Sonra gidip satış görevlisi buldum, fiyatını, donanım seçenklerini ve farkları sordum filan. Herhalde o arabayı alabilecek kapasitede olduğumu düşünmediler, çok yüzeysel cevaplar verdiler. Devlet dairesi gibi sanki, adam ben ona mecburmuşum gibi konuşuyor. Ben de çıktım gittim. Arabayı da çok beğenmemiştim zaten, arka koltukta kafam vuruyordu. Daha kısa boylu kişilere göre yapılmış. Dediğim gibi, biraz havaya girmişler ve hoş değil. Diğer yandan, bazı konularda hak vermiyor da değilim. Bizim memlekette normalde almayacağı (hatta çoğu durumda alamayacağı) arabayı gidip soran, kurcalayan, fiyat pazarlığı yapan, hatta deneme sürüşüne çıkmak isteyen çok fazla insan var. Bir tanesi de benim akrabam, ondan biliyorum. DH forumu böyle adamlarla dolu. Adam arkadaşlarıyla gelmiş, yeni Passat'ı denemek istiyor mesela. Ya üst baş yok, adam oraya Tempra'yla filan gelmiş zaten. Hani hor görmüyorum da, denemek istediği araba aksesuarıyla 200,000 lira. Arabaya 200,000 lira verebilecek adam Tempra'yla gezmez. Pazarlık ediyor, şunu eklersek ne olur bunu çıkartırsak ne olur diye uğraştırıyor. Belli ki almayacak. Ha, "showroom olayının amacı bu, bakacak tabi" diyebilirsiniz, haklısınız, ama onların da bir iş kapasitesi var. Vakit ve enerjilerini o arabayı gerçekten alabilecek olanlara ayırmak istiyorlar. Elin kekosu sırf arkadaşlarına "yeni Passat'ı denedim kanka, süpper gidiyor ya, yer uçağı gibi mübarek" desin veya bunları forumda yazsın diye bu zahmete girmek istemiyorlar. Bunu daha önce eski forumda da yazmıştım. Seneler önce bizde bir Honda Accord vardı. Şu 2.4L motorlu olanlardan. Motor hacmi ürkütücü olduğundan ikinci elde satarken çok sıkıntı çektik. Sürekli ilan verdik, fiyat düşürdük filan. Bir adam aradı. Arabayı görmek istediğini söyledi. Biz adamla öğlen saati bizim evin otoparkında görüşmek üzere sözleştik. Arabayı iç dış yıkattık, temizlettik filan, evde beklemeye başladık. Çok heyecanlıyız, aylardır satamadığımız arabaya talip çıkmış. Baya eski, 90 model filan bir Honda Accord'la bir yaşlı adam geldi. Müşteri oymuş. Arabanın sağına soluna baktı, içine bindi, kurcaladı biraz. Bagaja baktı, kaputun altına baktı. Deneme sürüşü filan da ister diye düşündük. Adam "tamam, teşekkürler" dedi, arabasına doğru yöneldi. Fiyatı bile sormadı. Babam adama "e fiyat filan konuşmayacak mıyız, beğenmediniz mi?" diye sordu. Adam "ben almayacağım ki, bende zaten bir Accord var. Yenileri nasıl acaba diye merak ettim, ondan gelip baktım" dedi. Sever misin, sabaha mı bırakırsın... Yaşlı olmasa elimde kalırdı, o derece gıcık oldum. Anasını sevdiğimin çocuğu bizi showroom gibi kullanmış. Neticede bu tip insanlar çok bizde, çok da gıcık bir durum. Bir de hiç araba almaya niyeti olmayıp yine zırt pırt bayiye gidip alacakmış gibi davrananlar var. Bir örneği benim akrabam. Parası var, ama bir arabayı en az 5-6 sene kullanmadan satmaz. Buna rağmen zırt pırt bayilere gider, yeni gelen veya kampanyaya giren modelleri sanki alıcıymış, uygun bulursa hemen alacakmış gibi inceler, hatta oturur adamla pazarlık eder. İşte şu kadara verir misiniz, bu kadara olmaz mı, yanında ne hediye ediyorsunuz filan şeklinde. Yarım saat uğraştırır, ondan sonra döner çıkar bayiden. Almayacağını ben biliyorum, artık çevredeki bayiler de anlamışlar herhalde, artık alakasız yerlerdeki bayilere gidiyor. Çamlıca'daki bayiden fiyat almış mesela geçenlerde. Kendisi Suadiye'de oturuyor. Volkswagen'in küçülmesine Almanya izin vermez, çünkü Volkswagen Almanya'nın elinde önemli bir koz. Cezayı Almanya finanse eder, Volkswagen'e de uzun vadeli borç yazarlar, çatır çatır alırlar zaman içerisinde.
-
Kısmet değilmiş. Haftaya belki yaparız tekrardan.
-
Teknoseyir'de konuyla ilgili video yayınlanmış. Fena değil, benim beklediğim kadar detaylı değil ama iş görür. Ben biraz daha derine inilmesini bekliyordum açıkçası.
-
Aynen öyle oluyor. O yüzden mümkünse telefonu uçak moduna almak lazım, zira cihaz o an aklına esip arka planda Facebook'u filan güncellemeye kalkarsa hesaplar karışabiliyor. Bir de, ekran parlaklığını sabitlemek gerekiyor. Ayrıca Ampere pile giren akımı gösteriyor, yani pil ne kadar kabul edebiliyorsa onu gösteriyor. Piller de doldukça daha az akım kabul ediyorlar, dolayısıyla pilin doluluk oranı Ampere ile alınan sonucu etkiliyor. Ben pilin %50 civarı olduğu bir durumda test yapmıştım. Pil %90'dayken yapsam sonuçlar çok daha farklı çıkardı.
-
Otomatik aşağı dönen ayna harikadır harbiden. Genelde insanlar (bu özellikten haberi yoksa) aynayı zaten hafiften aşağı doğru ayarlarlar, sonra araba da geri vitese takınca aynayı biraz aşağı çevirir, hepten alakasız biryeri gösterir ayna. Bu yüzden arabada bu özellik varsa aynayı tam arkaya bakacak şekilde ayarlamak lazım.
-
Alıp oynamak istiyorum, ama Uplay ile muhattap olmak istemiyorum. Ubi batsa da şu oyunlar başka firmaya geçse keşke...
-
Tamam da, elektrikli arabalar iyice yaygınlaşır da talep 100 katına çıkarsa ne olacak? Şu anda elektrikli araba üretimi çok az, haberlerde bolca Tesla ismini duyuyoruz ama Tesla bile öyle çok yaygın değil. Talep arttığında yerel üreticiler bu talebe cevap verebilecekler mi? Rare earth minarals denen meretlerin rezervinin %90'ı Çin'de bildiğim kadarıyla. Bakın üretim demiyorum, rezerv diyorum. ABD'nin elindeki rezerv eninde sonunda bitecek, daha doğrusu Çin'deki rezervden çok daha önce bitecek. O zaman yine bahsettiğiniz kriz durumuna geri dönülecek. Ayrıca, ABD otomotiv endüstrisi ve pazarıyla ilgili haberleri WSJ gibi Amerikalı yayınlardan takip etmek çok mantıklı değil. Yani takip edilir de, ne kadar tarafsız olmaya çalışsa da taraflı olacaktır. Ermeni meselesiyle ilgili gerçekleri Türk gazetelerinden takip etmek gibi birşey bu, her zaman olayın sadece bir yanını aktaracaktır yerel yayınlar. Tarafsız, aklı başında sayılan otomotiv sitelerinden Autoblog bile bazen öyle taraflı şeyler söylüyor ki, insanın gülesi geliyor. Bir seferinde ABD'nin yerel premium markalarının Alman markaları karşısında zayıf kalmasıyla ilgili bir mevzu geçmişti podcast'te, adamlar "Mercedes, BMW ve Audi'nin kendini bu kadar geliştirmiş olması Cadillac ve Lincoln'ün suçu değil" dediler. O yüzden bu tip şeylerde biraz da karşı taraf ne diyor, ne yapıyor, orada durum nasıl diye bakmak lazım.
-
Dizel motorlar veya genel olarak içten yanmalı motorlar istedikleri kadar darbe alsınlar, yakın gelecekte (şöyle kafadan 10 yıl diyelim en azından) elektrikli veya hibrid araçların tam anlamıyla yaygınlaşması mümkün değil. İşin içinde yine siyaset var. Elektrikli arabalarda kullanılan pil ve motorların üretiminde nadir toprak mineralleri (rare earth minerals) kullanılıyor. Bu nanenin de rezervinin büyük çoğunluğu Çin'de. ABD ve AB otomotiv endüstrilerinin kontrolünü Çin'e bırakmayacaklardır. Elektrikli arabaların ciddi oranda yaygınlaşması, hatta dizel ve benzinli arabaların yerini alması durumunda Çin'in eline bakacaklar bu maddeler için. Yarın Çin herhangi bir krizde "satmıyorum, vazgeçtim" dediği anda GM, Chrysler, Mercedes, Ford, BMW ve Volkswagen gibi dünya devleri fabrikaları kapatmak zorunda kalabilir. Amerika gerekirse petrol fiyatını düşük tutmak için aradaki farkı kendisi kompanse eder, Avrupa gerekirse içten yanmalı motor fiyatlarını düşük tutmak için üreticilere vergi indirimi yapar, ama asla kontrolün Çin'in eline geçmesine izin vermezler. Üreticiler şu an elektrikli veya hibrid araba üretiyorlar, hatta sırf bu tip araba yapan markalar var (Tesla gibi) ama bunların üretim hacimleri "normal" araba üretimine göre çok düşük. Yukarıda bahsettiğim gibi bir kriz olması durumunda Tesla kapansa bile ABD'de kimse araba sıkıntısı çekmez, çünkü Tesla'nın üretimi belki de ABD'nin toplam üretim hacminin %1'i filan. Şu an firmaların yaptığı şey bir nevi ön hazırlık. Olur da ileride yeni motor ve pil teknolojileri gelirse ve bu minerallere olan bağımlılık ortadan kalkarsa, veya ABD bir punduna getirip Çin'i devirip madenleri ele geçirirse filan açıkta kalmamak, hazırlıksız yakalanmamak için şimdiden başladılar üretime ve geliştirmeye. Hacimler düşük, ama en azından işte şarj istasyonlarını yaygınlaştırıyorlar, arabaları hafifletmek üzerine çalışıyorlar filan. Elektrikli arabalar er geç yaygınlaşacak, fosil yakıtların sonu gelecek, ama dediğim gibi daha buna zaman var. İşin çevrecilik boyutuna bakarsak da elektrikli arabalar göründükleri kadar masum değiller zaten. Evet, karbon monoksit veya herhangi bir başka gaz üretmiyorlar, ama işe yaramayan, doğaya bırakıldığında çevreyi fena halde kirleten ve geri dönüştürülmesi oldukça masraflı bitik piller üretiyorlar. Elektrikli araba sayısı şu an oldukça az, bir de yeni teknoloji olduğundan henüz arabalar o kadar eskimedi. Şöyle 3-5 yıl sonra bitik pillerin ne olacağı meselesi tartışılmaya başlanacak. 3. dünya ülkelerine gömmek isteyecekler filan. Ayrıca, pil sorunu halledilse bile elektrikli arabanın çalışması için gereken elektriğin üretilmesi ve taşınması meselesi çıkacak önümüze. O elektrik de bir şekilde üretiliyor, o üretimin de maliyeti var ve doğaya zararı oluyor. Hidroelektrik santrali kursalar ağaçlar gidiyor filan, termik santral içten yanmalı motordan beter, nükleerde atıkların tasfiyesi meselesi var, sızdırma riski var filan. Sonra bir de enerjinin taşınması sıkıntısı var. Geçtiğimiz aylarda Fransa'da dizele karşı bir hamle oldu. Biliyorsunuz Avrupa'da devlet dizel motorlara vergi indirimi yapıyor. Zaten bu yüzden normalde üretimi pahalı olan dizeller Avrupa'da benzinli muadillerine yakın fiyattan satılıyor. Fransa'da bu indirimi iptal edip bunun yerine dizel arabasını satıp elektrikli araba almak isteyenlere vergi indirimi yapma önerisi geldi. Hatta kabul ediliyordu bu öneri, haberlerde "artık Paris'te dizel araba kullanılamayacak" gibi şeyler yazdı. Sonra birisi çıkıp şebekenin bunu kaldıramayacağını söyledi. Eğer planlanan şekilde dizel sahipleri elektrikli arabaya geçerse bunların şarj için gerek duydukları enerjiyi Paris'in elektrik şebekesi taşıyamıyormuş. Hemen vazgeçtiler, dizelle devam ediyorlar eskisi gibi. Kısacası, olay öyle vergi indirimine filan bakmıyor, daha alınması gereken çok yol var. Elbet o noktaya geleceğiz tabi. Bir ufak detay daha ekleyeyim bununla ilgili. Uzmanlara göre elektrikli arabaların içten yanmalı motora sahip arabaların yerine geçmesi durumunda bile son kalan içten yanmalı motorlar dizel olacak, çünkü benzini sentetik olarak üretmek çok zorken dizeli üretmek daha kolay (biodizel). Adamlar "binek ve gündelik arabalar elektrikli olacak, ama spor ve egzotik arabalar dizel olacak, hatta motor sporlarında dizel kullanılacak" diyorlar. En azından mevcut teknolojide durum böyle görünüyor. Ben kimsenin fakirliğini yüzüne vurmuyorum, hatta bu konuda yorum da yapmıyorum. Kimsenin maddi durumu kimseyi ilgilendirmez. Ben onları yazarken Türkiye'de insanların tepkilerinden bahsediyordum. Kibitzer'in de dediği gibi VW aşığı bir grup var, ama onun karşısında VW düşmanı bir grup var. Nasıl aşık olanın neden aşık olduğunun sebebi çok saçmaysa, nefret edenin de sebepleri böyle çok saçma şeyler. Sizin anlayacağınız şekilde anlatayım. Adam sistem toplamak için bilgisayarcıya gidiyor, aslında kafasında Intel var ama parası AMD'ye yetiyor veya daha iyi bir ekran kartı almak için Intel'den AMD'ye geçiriyor sistemi. Sonra koyu bir AMD fanatiği ve Intel düşmanı oluyor. Avrupa Birliği anti tekel muhabbetinden Intel'e ceza kesince seviniyor, AMD'nin sürekli hakkının yendiğini filan düşünüyor. Halbuki Intel'in fiyatı az daha makul olsa o da Intel alacaktı. Aslında bu adamın ne Intel'in neden iyi olduğunu, ne de neden ceza aldığını açıklayacak bilgisi yok. Sadece gazetede Intel'in ceza aldığını okumuş, o bilgiyle Facebook'ta paylaşımlar yapıyor filan. Türkiye'de Volkswagen emisyon skandalının yansıması maalesef bu. Asıl olması gereken yansımayı ise sona sakladım. NOx gazı yüksek devirlerde ve yüksek sıcaklıkta daha fazla üretiliyor. Volkswagen zaten bunu kullanıyor hilesinde. Motor hacmine göre vergi belirlenen çok saçma bir vergi sistemimiz var. Diğer yandan büyük arabaları da seviyoruz. Türkiye'de çoğu kişi için en ideal araba olabilecek en büyük kasaya ve en küçük motora sahip araba. Büyük ve ağır kasa + küçük motor kombinasyonu o motoru sürekli zorlamak, daha sık yüksek devirlere çıkmak, daha devirli sürmek demek. Bu da NOx üretimini coşturuyor. Eğer bir devrim olacaksa bizim vergi sistemimizde olmalı, çünkü herhangi bir Avrupalının tercih ettiği 2.0TDI motorlu Passat bizdeki 1.6TDI motorlu Passat'tan çok daha az NOx salgılıyor.
-
Volkswagen'in neden tutulduğunu veya sevildiğini daha önce defalarca konuştuk zaten. Muhtelif sebepleri var. Kimisi istediği donanım / motor / şanzıman kombinasyonu sadece Volkswagen'de var diye alıyor, kimisi servisi yaygın diye, kimisi ikinci eli güçlü diye. Herkesin kendine göre bir sebebi var. İşyerinde Transporter veya Caddy kullanıp, çok memnun kalıp daha sonra durumu düzelip de binek araba alacak noktaya geldiğinde kafadan Jetta veya Passat seçenler var mesela. Volkswagen gibi bir markaya kör kütük aşık olmak nasıl bir zihniyet ben de anlayamıyorum. Git Ferrari'ye aşık ol, Porsche'ye aşık ol, Maserati'ye aşık ol, ama Volkswagen'e neden aşık olunur ki? Etki tepkiyi doğurur, bir kesim VW fanboyluğu yapınca diğer tarafta da nefret oluşuyor. Bunu anlarım da, ben yine de esas sürükleyici olanın medya olduğunu iddia ediyorum. Autoblog podcast'ini dinledim mesela, adamlar bariz taraflılar. Sitelerindeki yazılardan da belli oluyor zaten. Bunun sonunda ne olur? Avrupa Volkswagen'in batmasına izin vermez. Bakın Almanya demiyorum, Avrupa diyorum. Volkswagen'in bu şekilde sarsılması Euro'nun darbe alması demek, bu da piyasada Volkswagen'le rekabet eden, onun ortadan kalkmasından memnun olacağını düşündüğümüz Fiat, PSA, Ford gibi üreticileri de sarsar. Ceza bildiğim kadarıyla kesinleşmiş değil. Volkswagen bir şekilde anlaşma yoluna gidecek, cezayı olabildiğince azaltıp, ödeyip olayı kapatacak. Eğer ABD inat edip o bahsedilen rekor cezayı Volkswagen'den tahsil etmeye kalkarsa işler çok karışır. Volkswagen o cezayı öder ama ondan sonra Amerikan firmmalarına Avrupa'dan acaip cezalar gelmeye başlar, çünkü yukarıda da yazdığım gibi o ceza sadece Volkswagen'i veya sadece Almanya'yı vurmaz. Ben Fiat'ın arabuluculuk yapacağını tahmin ediyorum. Resmi yoldan olmasa da gayrı resmi yoldan karışacaktır bu olaya.
-
Hayırlı olsun. Ben de geçenlerde Bluedio BS-2 aldım. Aşağı yukarı aynı fiyata geldi (20$). O da fena değil, ama Xiaomi biraz daha iyidir herhalde. Bluedio'yu Bluetooth 4.1 olduğu için özellikle tercih etmiştim. Xiaomi'de durum nasıl?
- 18 replies
-
- Xiaomi Stereo Bluetooth
- inceleme
-
(ve %d tane daha)
Konu etiketleri:
-
Bir de ilave yapayım. Aranızda kaç kişi General Motors'un "marş skandalı" (ben uydurdum bu ismi, esas ismi Ignition switch scandal) hadisesinden haberi oldu? https://en.wikipedia.org/wiki/General_Motors_ignition_switch_scandal Hatalı marş mekanizması yüzünden arabalar yolda giderken motor birden duruyordu. Motor durunca hidrolik direksiyon çalışmıyor, airbag'ler devre dışı kalıyormuş. GM bu olay yüzünden 124 ölen kişi için tazminat ödedi. Öyle havaya karışan zehirden dolayı kanser olma ihtimali artan filan değil, doğrudan GM'in bok yemesi yüzünden ölen adamlar bunlar. Bir de tabi bunlar sadece Amerika'da ortaya çıkanlar, dava açanlar. Bir de bilinmeyenler var, Amerika'da olmayanlar var. Belki çok daha fazla. GM bu sorunu 10 seneden fazladır biliyormuş, ama hiçbirşey yapmamış. Aradan seneler geçip bok paçalardan akmaya başlayınca mecbur kalmışlar arabaları geri çağırmaya. Kesilen ceza sebep olunan (ve olunabilecek) zarara göre komik seviyede. Ayrıca, olay öyle güzel gizlendi ki, kimsenin haberi olmadı. ABD'de çok konuşulmuştur belki ama dünyaya yansımadı. GM'in araba satması yasaklanmadı, CEO'su istifa etmedi, kimse forumlarda "gebersin itler" demedi. Zaten kimsenin haberi olmadı. Geçen sene yaşandı bu olay, haberiniz olsaydı unutmazdınız. Az daha geriye gidelim. Toyota'nın sıkışan gaz pedalı meselesini hatırlarsınız. Hatırlamamanız imkansız, ortalık inledi resmen. Süper yaygara yapıldı. Millet "Toyota da bozmuş" filan dedi. 21 kişi ölmüş resmi kayıtlara göre. Daha fazla olduğu iddia ediliyormuş ama ispatlanmamış. 124'e 21. Daha birşey demiyorum. Şimdi biraz daha yakına gelelim. 2013 yılında Takata airbag problemi patladı. Japon üreticilere geçirdiler de geçirdiler. Basında yerden yere vuruldu. Arabalar geri çağırıldı filan. Ölen kişi sayısı 8. 124'e 8. Ben Volkswagen'i savunmuyorum. Hile yapmışsa cezasını çeker. Ancak ABD'nin gazıyla hareket eden medyanın her dediğine kapılmayın. En az 124 kişiyi fiilen öldüren, üstelik bu arızanın 10 seneden fazladır farkında olup kılını bile kıpırdatmayan General Motors'a hoşgörüyle yaklaşan, ama Toyota'nın 21 kişiyi öldüren hatasını atom bombası gibi anlatan, Takata'nın 8 kişinin canını alan hatasını kullanarak tüm Japon arabalarını güvensiz ilan eden medya bence güvenilmezin, yalancının, düzenbazın ve denyonun önde gidenidir. Volkswagen olayında da insanları sürükleyen aynı yavşak medya işte. Volkswagen cezasını çeksin, batacaksa da batsın, ama madem bu olay bu kadar detaylı inceleniyor, o zaman tüm üreticiler incelensin, hatta senelerce ultra verimsiz motorlar üreten Amerikalı üreticilere de bir bakılsın.
-
Şöyle bir ürün yapmış Xiaomi: http://www.aliexpress.com/item/Xiaomi-WiFi-Amplifier-Portable-Wireless-Repeater-Network-Wi-fi-Router-Expander-Antenna-Signal-Range-Extender-Expansion/32477730180.html?ws_ab_test=201556_7,201527_4_71_72_73_74_75,201409_4 Ufak, uzunca bir flash disk gibi birşey. Herhangi bir USB yuvasına (şarj cihazı da olur) bağlayınca çalışıyor. Repeater olduğu söyleniyor, ama range extender olarak da çalışabilir belki. Fiyatı çok makul. Adaptör derdi yok, çantaya atılabilir, seyahatte çok işe yarayabilir.
-
Hocam zaten aklı başında adam böyle şeyler söylemez de, şimdi isim verip rencide etmek istemediğim, bu forumun da üyesi olan, aklı başında bildiğim kişiler de yazıyorlar "Oh olsun itlere, iflas ederler inşallah" diye. Bu olaya marka fanatizmiyle veya "ben alamıyorsam bok atayım" mantığıyla yaklaşmak yanlış. Volkswagen çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de çok tutuluyor. Bir taraftan Doğuş otomotiv de garip bir satış politikası izliyor. Fiyatlar yüksek, bazen de saçma uzunlukta bekleme süreleri oluyor. Haliyle almak isteyip alamayan veya o fiyatı / bekleme süresini mantıklı bulmayıp vazgeçen çok oluyor. Bu kişilerin böyle bir olayda azılı VW düşmanı kesilmesi bana anlamsız geliyor. Çok iyi biliyorum, o kuyruk biraz daha kısa olsa veya fiyatlar biraz daha makul olsa o kişilerin önemli bir kısmı o ölümüne savundukları markayı değil, VW alacaklardı. Mantık ile hareket eden adam zaten fanatizm yapmaz. Bugün VW alır, yarın Peugeot alır, sonra onu satar Volvo alır, bütçesine ve şartlarına hangisi uygunsa onu tercih eder. İşin aslı daha önce de yazdığım gibi politik. Volkswagen hile yapmamış demiyorum, yapmıştır. Her firma bir şekilde hile yapıyor zaten. Teknik olarak açıklayayım. Emisyona dayalı vergilendirme sistemlerinin amacı aslında çevreye verilen zarardan çok tüketimi ölçmektir. Arabanın ortalama tüketimini ölçmek o kadar kolay olmadığından egzost borusundan çıkan gaza bakılır. Motor ne kadar verimli çalışıyorsa, ne kadar az yakıtla aynı gücü verebiliyorsa emisyonu da o kadar düşüktür. Bu yüzden AB ülkelerinde karbonmonoksit emisyonu ölçülür, buna göre vergilendirme yapılır. Ancak, motordan çıkan tek kötü gaz karbonmonoksit değil. Nitrojen Oksit (NOx diye de bilinir) gibi bazı diğer zararlı gazlar da çıkıyor egzost borusundan. Bunlar dizel motorlarda daha fazla, benzinli motorlarda daha az üretiliyorlar. Karbonmonoksit üretiminde ise durum tam tersi. Yani CO emisyonuna bakarsanız dizel daha temiz, NOx emisyonuna bakarsanız benzinli motor daha temiz. İşte iş bu noktada karışıyor. NOx insana zararlı bir gaz. Hatta, hamileliğini dizel araçların (bilhassa kamyon ve otobüslerin) çalıştığı otoban ve yollara yakın bölgelerde geçiren kadınların doğurduğu çocuklarda zeka problemlerinin daha fazla görüldüğü tespit edilmişti Fransa'da yapılan bir araştırmada (buradan büyük paralar verip Ataşehir'de filan otobana cepheli residence dairesi alanlara selam gönderiyorum). Yani Avrupa da bunun farkında. Ancak hep söylediğim gibi, işin içinde siyaset var. Dizel motor Avrupalı üreticilerin en önemli kozu. Ne Japon üreticilerde, ne de Amerikan markalarında doğru düzgün dizel motor yok. Kullanacakları zaman Avrupa'dan alıyorlar. Amerika'da Cummins filan var ama onların motorları kamyonet veya kamyonlar için, binek arabaya göre değil. Amerika'nın NOx üzerinde bu kadar durmasının sebebi de bu. Halk sağlığı filan diyorlar ama esas takıntıları Avrupalı dizellerin yaygınlaşmasını önlemek, çünkü kendilerinde rakip birşey yok, geliştirecek altyapı da yok. Yukarıda yazdığım gibi benzinli motorlar NOx açısından daha temiz. Yani tıpkı Nvidia ve AMD'nin reklamlarında kendilerinin güçlü olduğu kıstaslara odaklanıp en önemli şeyin o olduğunu söylemeleri gibi burada da Avrupa "dizelde CO salımı düşük, dizel çok çevreci" diyor, Amerika da "siz asıl NOx salımına bakın, benzinli araba hala daha çevreci" diyor. Yakın zamana kadar bu sıkıntı değildi, çünkü zaten dizel motor Avrupa haricinde pek tercih edilmiyordu. Ancak Avrupa markaları düşük CO emisyonunu reklam malzemesi yapıp "Clean Diesel" sloganıyla Amerika'da araba satmaya başlayınca iş değişti. Dedim ya, rekabet edecek birşey yok ellerinde. Elektrikli arabalar halkın çoğunun ihtiyacını karşılamaktan hala uzak, iyi olan modeller (Tesla Model S gibi) de pahalı. NOx emisyonunu aşağı çekmek tabii ki mümkün. Çeşitli kimyasal filtrelerle bu yapılabiliyor. Ancak bu filtreler hem pahalı, hem de sarf malzemesi listesine girip düzenli aralıklarla değiştirildikleri için bakım maliyetini yükseltiyorlar. AdBlue gibi sistemler yakıt haricinde ayrıca filtreleme sıvısının sürekli doldurulmasını gerektiriyor. Bu tüketicilerin pek hoşuna gidecek birşey değil, o yüzden üreticilere de çok cazip gelmiyor. Mercedes'in BlueTec teknolojisinin olayı bu zaten, onlar kullanıyorlar. Diğer üreticiler bildiğim kadarıyla bu topa girmemişler. Girmeyenlerden biri olan Volkswagen "nasıl olsa ABD pazarında çok fazla dizel satmıyoruz, bizim esas dizel pazarımızda da NOx ölçümüne bakılmıyor, o yüzden böyle teferruatlı bir sistem geliştirmeye gerek yok" demiş. Filtreleme sistemine yatırım yapmak yerine arabaya ölçüm esnasında motorun gücünü düşürüp NOx üretimini azaltan bir sistem entegre etmişler. NOx denen meret yüksek devirlerde ve yüksek sıcaklıklarda çok fazla üretiliyor. Motoru sakin ve serin çalışacak, fazla devirlenmeyecek şekilde sınırlandırmışlar işte. Peki diğer üreticiler ne yapıyor? Dediğim gibi, hemen hepsi bir şekilde hile yapıyor. Belki Volkswagen'in yaptığı hile çok büyük, ama bir kurcalansa hepsinden birşeyler çıkar. Daha önce de söylediğim gibi tüketim, emisyon, performans rakamlarında hile yapmayan üretici yok. Hepsi Amerika'da yapmıyordur belki hileyi, ama biryerlerde bir şekilde yapıyorlar. E bizde de Mercedes motor hacimlerinde hile yapıyor mesela. C180K ilk geldiğinde 1.8L motorluydu, sonra 1.6L motorlu oldu birden. Nasıl oluyorsa bu 1.8L ve 1.6L motorların tüm teknik özellikleri aynı, sadece birinin hacmi biraz daha düşük. ABD kadar büyük pazar değiliz tabi, ama bu da bariz şekilde vergi sistemini yanıltmaktır, çünkü 1.8L motor bir üst dilimden vergilenecekti, arabanın fiyatı daha yüksek olacaktı. O hileyse aha bu da hile, hem de kazık bizim devletimize giriyor. Kimse "ceza alıp batsınlar, oh olsun itlere" demiyor, ama konu Volkswagen olunca daha Volkswagen'in tam olarak ne yaptığını anlayamayan adam bile sanki kesilen cezadan kendisine de prim verilecekmiş gibi seviniyor. Eğer Amerika rakip kalitede dizel motor üretiyor olsaydı ve pazar payı vazgeçemeyeceği noktaya gelseydi NOx ölçümüne bakmazlardı, o yasa usulca değişirdi (veya hiç çıkmazdı). Benzer şekilde, eğer bu olay Volkswagen ile değil de, Fiat ile patlamış olsaydı yine bu olay hiç dillendirilmeden üzeri örtülürdü, zira Fiat'ı üzmek demek Chrysler'ı üzmek demek.
-
Hub bağla, olsun.
-
Tam da öyle olmuyor işte. Akım başka, voltaj başka. Mesela yukarıda da yazdığım gibi Reeder tabletin yanında gelen şarj cihazı her cihazı bozabilecek kapasiteye sahip.
-
Quickcharge özelliği yok bildiğim kadarıyla. Quickcharge denen şeyin harici bataryada olması zor zaten. Yüksek voltaj vererek pili hızlı şarj ediyor işte, ama sürekli aynı voltajı vermiyor. Telefondan gelen bilgiye göre voltajı ayarlıyor.
-
Yaratmaz, yaratmamalı. Tronsmart'a da bak ama. 8$ verince Tronsmart alınır.
-
Şu an mobilde olduğumdan link veremiyorum. Nillkin'in Jelly isimli araba için şaj adaptörü çok iyi. Bir çıkıştan 2.4A, diğerinden 1A veriyor. İki çıkışa birden cihaz bağlayınca da güç düşmüyor. Fiyatı 5$ filandı sanırım. Tek kötü yanı rengi, en sade olanı bile düz beyaz. Diğer renkler bebek mavisi, kırmızı filan. Arabanın siyah iç mekanına pek uymuyor. Araba için bir alternatif de Tronsmart. Farklı modelleri var. Nillkin'e göre biraz daha pahalı ama Quickcharge desteği var. Telefonda da Quickcharge özelliği varsa tercih edilebilir.
-
O paraya alınan araba çok üzer yav.
-
Volkswagen'in yaptığı hile ortada. Diğerleri yapmıştır, yapmamıştır (bence yapmıştır) kısmı ayrıca tartışılır. Ancak herhalde dünya üzerinde Amerikalı Alman'a rekor ceza kesti diye sevinip zevke gelen, "oh olsun" modunda gezen bizden başka devlet yok. Zamanında parası yetmeyip VW alamamış kim varsa şimdi "ben biliyordum zaten bir bokluk olduğunu" triplerine girdi. Opel, Peugeot, Citroën sahipleri duble bayram yapıyor resmen. Amerikan firmaları hile, yanıltma, sahte katalog verisi yayınlama konusunda herkesi geçerler. Özellikle GM devlet destekli olduğu için kafadan veri uydurur, kimse de hesabını sormaz. Volkswagen "kirli" iken o çok temiz gibi gösterilen Amerikan markalarının Kore pazarındaki emisyon standartlarına uygun olmadıkları için satış yapmakta zorlandıklarını hatırlatayım. Birkaç sene önce Hyundai'ye kesilen ceza bunun intikamıydı. Volkswagen'e ceza kesilir, Alman devleti destek çıkar, VW batmaz. Sonra Almanya bir yolunu bulup Google, Apple, Microsoft gibi Amerikan firmalarına kol gibi ceza keser, o parayı çatır çatır geri alır. Bizim sevinmemize gerek yok yani, kesilen cezadan Peugeot ve Opel sahiplerine komisyon ödenmeyecek.
-
Çok fena. Kablosu da, kendisi de çok dandik. Normal gerçi, 170 liralık tabletten kaliteli şarj adaptörü çıkmasını beklememek lazım.
-
Cihaza göre değişir. Tronsmart'ın çıkışları "akıllı" denen cinsten, yani cihazın alabileceği kadar akım veriyor. Her cihaza kafadan 2 amper basmıyor. Cihazın da "akıllı" olması lazım tabi. Yeni nesil tüm cihazlar sorunsuz şarj olacaktır. Hemen her cihazın üzerinde "sadece kendi adaptörüyle şarj ediniz" yazıyor, çünkü saçma sapan adaptörlere bağlayıp aleti yakanları garanti dışı bırakmak istiyorlar. Mesela Reeder tabletin yanında gelen şarj adaptörü bariz tehlikeli.
-
Bunu bloga yazdım, Facebook'a da kopyaladım. Burada da bulunsun. Yazıda "Eskişehir'de bir arkadaş" diye geçen şahıs Najaz oluyor.
-
Lumia 550'nin detayları sızmış. Snapdragon 210 işlemci, 1GB ram, ön ve arkada flaşlı kamera (evet, önde de flaş olacak selfie için), 4.7" 720p ekran olacakmış. 640'ın yerine geçecekmiş. Görünüşe göre Microsoft sözünde durup model sayısını azaltacak. Şu anda sadece 950, 950XL, 850, 850XL ve 550 planlanıyormuş. Bir de Intel'le ortak proje varmış, detaylarını gizli tutuyorlar. Atom işlemcili WP olacak %99 ihtimalle, tahminimce büyük ve HDMI çıkışlı bir telefon olacak. Bilgisayara bağlayıp masaüstü Windows ile kullanabileceğiz.
-
Kusura sünnetçi bakar. Kulaklık hala gelmedi bu arada. Bugün yine arayasım var, çağrı merkezine birşeyler diyeyim de onlar da iletsinler.