-
Mesaj sayısı
1.087 -
Üyelik tarihi
-
Son ziyareti
-
Days Won
55
İçerik türü
Profil
Forum
Blogs
Everything posted by lawnmower
-
Metal olanı araştırmıştım ben. Metal kasalı laptopların veya klavyelerin yanında (Yani Apple ürünlerinin yanında) şık durmak haricinde pek bir özelliği yokmuş. İncelemelerde çok tavsiye edilmemiş. Kumaş olan baya güzel. Bizim diğer forumdan bir arkadaş aldı, ama henüz eline ulaşmadı. Eline ulaşınca izlenimlerini yazar, ben de buraya aktarırım.
-
Alabilecekleri en kötü, daha doğrusu bize en uymayacak platformu almışlar.
-
Bari güzel bir arabayı kopyalasalarmış. Mesela Kuzey Kore Mercedes 190E'yi kopyalamış. Kendi halkına özgün diye yediriyor. Gerçi onlarla bizi mukayese etmemek lazım, zira onlar diktatörlükle yönetiliyorlar, bizde demokrasi var.
-
Var. Kör doğmamış. Çocukken gözüne kimyasal birşeyler sıçrayınca kör olmuş. O kimyasallar diğer duyularının aşırı hassas olmasını sağlamış. Kapının dışındaki adamın kokusunu alıyor filan. Hani bir duyusunu kaybedenlerin diğer duyuları daha da keskinleşir ya, işte bunda o keskinleşme biraz abartılı olmuş işte. Bu arada, Daredevil için "bilgisayar oyunu gibi dizi" eleştirisi yapılmıştı zamanında. "Her bölümde birilerini dövüyor, her seferinde kötü adama daha yakın ve daha güçlü biriyle karşılaşıyor, son bölümde de kötü adamı dövüp oyunu bitiriyor." denmişti. Aslında bize çok normal geliyor bu ilerleyiş ama dikkat edince sanki fazla çizgisel gibi harbiden. Yine de çok güzel dizi. Özellikle mantıklı olması, karşılaşılan kişilerin gerçek hayatta da olabilecek (belki de olan) kişiler olması filan güzel. Uzaylılarla savaşmıyor, uçan veya gözlerinden ışın çıkartan karakterler yok. Hell's Kitchen'da büyümüş bir avukat o bölgenin içine etmek isteyen bir arazi mafyasına karşı savaşıyor işte.
-
Boşta kalıp dizi arayan, bir de polisiye seven varsa Whitechapel tavsiye ederim. Konsepti özetleyeyim: Babası eski polis olan, bu sayede torpilli olup ileride emniyet müdürü filan olacak genç ve hafiften obsesif kompulsif bir polis müfettişine "aktif görev yapmadan müdür oldu" denmesin diye Londra'nın Whitechapel semtinde cinayet masası müfettişliği görevi veriliyor. Whitechapel Karındeşen Jack gibi pek çok eski psikopat katilin mekanı. Sonra tam bu adam göreve gelmişken bazı cinayetler oluyor, sonradan bu cinayetlerin tarihi bağlantıları olduğu ortaya çıkıyor, o bölgeyi iyi bilen bir tarihçiyi danışman olarak işe alıyorlar filan... Böyle şeyler işte. İngiliz dizisi, sezon başına az bölüm, sağlam senaryo, tiyatro kökenli sağlam oyuncular, hafiften gotik, hafiften fantastik bir tema. İzlerken çok keyif aldım. Öneririm.
-
Tartışmayı kaçırmışım. Artık telefonlarda kullanılan işlemcilerle bilgisayardaki uygulamalar çalışıyor. Mesela Zenfone serisi gibi birçok F/P segmenti telefonda kullanılan 4 çekirdekli Intel Atom işlemciler benim Windows 10'lu tablette de kullanılıyor, herhangi bir performans sıkıntısı da çekmiyorum. Tabii ki gidip o alette çok komplike şeyler yapmıyorum ama 1000 lira civarına satılan bir laptop ne yapıyorsa o da aynısını yapabiliyor. Zaten artık MS bazı şeyleri uygulamalar üzerinden halletmek istiyor. Mesela tarayıcıda Facebook sayfası açılınca bellek tüketimi yüksek oluyor, ama Facebook uygulaması sistem kaynakları kullanımında oldukça cimri. Bildiğim kadarıyla Microsoft'un da Intel işlemcili bir Lumia projesi var, henüz duyurulmadı ama bu seri (x50 serisi) içinde olacağı söyleniyor. O aletin performansı benim tabletten düşük olmaz sanırım. E Qualcomm işlemcilerin performansıları da Atom'lardan düşük değil. Belki giriş seviyesi modellerde tat vermez ama 950 gibi bir telefon ekran + klavye + fare bağlantısıyla gündelik işleri gayet güzel halleder. Bir senelik Android'lerin sürünmesinden bahsedilmiş. Doğru, ama o cihazları süründüren şey aslında üreticilerin ultra boktan yazılımları. Bariz Malware yüklüyor adamlar telefona. Önceden Lumia 520 ile müzik ve podcast dinliyordum, şimdi onun yerine hatsız kullanmak amacıyla yurtdışından Motorola Moto E aldım. 1GB bellekli, ufak ekranlı, basit ve giriş seviyesi bir telefon. Lumia 535'le filan aynı fiyat segmentinde. Motorola telefona hiçbir saçma arayüz veya gereksiz uygulama yüklememiş. Sadece birkaç Motorola uygulaması var, onlar da öyle arka planda sürekli çalışan saçma şeyler değil. İşte önceki telefondan verileri aktarma yazılımı gibi şeyler, isteyen kullanır. Arayüz standart Google arayüzü, cihaz bildiğiniz Nexus gibi birşey. Donanımı çok kısıtlı olmasına rağmen gayet akıcı çalışıyor. 1GB bellekli olmasına rağmen ne uygulamalar arası geçişte, ne de genel kullanımda sıkıntı çekmedim. Fransa'da hat takıp onu kullandım bir süre, arka planda Here ile yol tarifi alırken bir yandan kulaklıktan müzik dinledim, üstüne bir de ara sıra Facebook'tan gelen bildirimlere baktım, cihaz hiç yavaşlamadı. Çok aşırı yüklenince tabi "ıh" diyor ama zaten burada satılsa 500-600 liraya satılacak giriş seviyesi modelden bahsediyoruz. O kadar da olsun yani.
-
Kia Ceed alıp geçebilirsiniz, masrafsız olur.
-
Hyundai'nin başarısı sadece Hyundai'nin iyi olmasıyla alakalı değil ama. ABD Kore'nin bölünmesi sonrasında kendi tarafında olan Güney Kore'ye bazı kıyaklar geçti. Yatırımlar yapıldı, Güney Kore firmalarına ABD'ye ihracat konusunda kolaylıklar sağlandı, ABD pazarı Kore firmalarına açıldı. O dönemlerde çömez olan Hyundai, Samsung gibi firmalar aslında çok kalitesiz olan ürünlerini ABD pazarına sokup bir şekilde sattılar. Amerikalılar zaten tüketim konusunda dünya lideri, hele araba konusunda dünyanın en büyük pazarı ABD. Oraya araba satabilen ihya oluyor. Hyundai işte böyle semirdi, tabi bunun üzerine yatmayıp kendini geliştirmiş olmasının da payı var, ama ABD pazarını açmasaydı biraz zor toparlanırlardı. Benzer şekilde Tayvan da Çin'den kopmuş, komünist Çin'e karşı çıkıp kapitalizmi (yani ABD'yi) seçmiş bir ülke. Onların da çevrelerindeki diğer ülkelere göre anormal ilerlemiş olmalarında bunun payı büyük. Mesela Malezya da çok çalışkan ülke, ama onlarda nedense pek bir numara yok (G. Kore ve Tayvan'la mukayese edildiğinde tabi). Acı olan gerçek yine bizim tarafta. Hyundai Otosan'dan daha sonra kurulmuş ve tıpkı Otosan gibi Ford patentiyle araba üretmeye başlamış (Anadol altyapısı Ford patentlidir). Otosan da hala var ama Ford'dan izin almadan bir vida bile sıkamıyor, Hyundai ise dünyayı inletiyor. Biz de soğuk savaş döneminde kapitalizmi seçtik güya, ama nedense bize bir kıyak geçilmedi, veya bizim siyasetçilerimiz o iltimasları kopartamadılar. Türkiye'nin ABD'ye ihracatı konusunda kota var, en süper ürünü bile yapsak kafamıza göre satamıyoruz ABD pazarına.
-
Aynen öyle. Belki de Elon Musk çevreci yaklaşımın bu kadar yaygın olması yüzünden California'yı tercih etmiştir işe başlamak için. Bazı modellerde DEF kullanmak tüm modelleri kurtarmıyor işte. Eğer BMW'nin ABD piyasasında başka dizel modeli yoksa sıkıntı yok, ama eğer varsa sadece o iki modelde kullanması pek birşey ifade etmiyor. Vega da yazmış, Volkswagen de bazı modellerinde kullanıyor, ama işte kullanmayanlar patladı.
-
En premium kablo Goldsmart. Gold bir kere, ayrıca smart. Daha premium ne olabilir ki?
-
Doğrudur, eyalete göre değişiyor da olabilir. ABD bizim gibi yekpare, tek parça bir devlet olmadığından farklı eyaletlerin farklı sınırlamaları olabiliyor. Mesela California'da emisyon kısıtlamaları daha sıkı. Emisyon konusunda en zorlayıcı yasalara sahip olan California'nın aynı zamanda Tesla'nın da memleketi oluşu ise tamamen tesadüftür, kesinlikle tüm bu kısıtlamalar çevreyi koruma amacıyla koyulmuştur.
-
Türkiye'de bildiğim kadarıyla NOx ile ilgili bir mezvuat yok. Haliyle o hile olsun veya olmasın her türlü mevzuata uygun oluyor VW motorları. Ha, sağlıklı olup olmadığı, çevre dostu olup olmadığı kısmı tartışılır. Ancak yukarıda da yazdığım gibi diğer firmalarla arasında fark yok. NOx gazının atmosfere salınmasını engelleyen iki temel sistem var: AdBlue (veya muadili sıvı) kullanan sistem ve NOx Absorber denen sistem. AdBlue sisteminde bu sıvı sürekli tüketiliyor ve dolduruluyor. Kullanıcının yakıt haricinde bir de onu takip etmesi gerekiyor yani. NOx Absorber sisteminde özel kimyasallar kullanan bir filtre nitrojeni hapsediyor. Bu filtre de pahalı birşey, yani bunu kullanan arabalarda da bakım maliyetleri çok artıyor. İkisi de kullanıcıya dert yani. Bu sistemler normalde ağır vasıtalarda kullanılıyorlar. Binek araçlarda NOx seviyesine yakın zamana kadar kimse bakmıyordu. ABD 2010 yılında çıkardığı yasayla NOx için sınırlama getirdi. Avrupa'da da sınırlama var ama ABD'nin oranının 8 katı kadar. Yani özel bir filtre gerekmeden tüm modern dizel motorlar o sınırın altında kalıyorlar zaten. Bu kısıtlamalar öyle bir günde gelmiyor tabi, geleceği önceden haber veriliyor üreticiler kendilerini hazırlasınlar diye. 2006 yılında Mercedes kamyonlardaki sıvılı sistemini binek arabalarda kullandığı motorlara uyarlıyor, teknolojinin ismini de BlueTec koyuyor. Volkswagen'le anlaşma yapıyorlar, Volkswagen de aynı dönemde BlueTec kullanan dizel Touareg satmaya başlıyor Amerika'da. Tabi VW rakibiyle ortaklık etmekten huylandığı için alternatifleri de düşünüyor ve Amerika'da sattığı dizel Jetta'yı da NOx Absorber sistemiyle donatıyor. Daha sonra VW kendi TDI markasının rakip firma teknolojisiyle birlikte anılmasından rahatsız olup 2007'de bu ortaklıktan çıkıyor. Mercedes BlueTec filtreli motorları kendisi kullanmaya devam ediyor. VW ilk başlarda NOx Absorber ile yola devam edip sonra bir noktada bundan vazgeçiyor ve malum hileli yönteme dönüyor. İşin kırılma noktası o yani. Avrupa'da NOx için bu kadar sıkı bir kısıtlama olmadığından orada (ve bizde) satılan modellerde NOx Absorber filan hiç olmuyor. Tüm bunlar Amerika'ya özgü yani. Diğer üreticiler kısmı biraz karışık. Amerika'ya dizel motor satan 3 temel firma var: Mercedes, BMW ve VW (Audi'yi buna dahil ediyorum, aynı motor sonuçta). Bizim burada gördüğümüz çoğu firmanın dizel motorları ABD'ye ayak basmamış bile. Bu üç firmadan sadece Mercedes geçerli bir NOx düşürücü sistem kullanıyor. VW zaten patladı. BMW eğer biryerlerden kimsenin bilmediği bir teknoloji bulmadıysa büyük ihtimalle o da ABD'nin sınırlamasının üzerinde kalacak testlerde. Yani haksızlık olmuşsa Mercedes'e olmuş. Diğer firmalar yukarıda da dediğim gibi o teste hiç girmediklerinden buna karşı herhangi bir önlem alma gereği de duymadılar. Onların NOx ölçümlerinin de VW'den çok farklı olacağını sanmıyorum. Benim aklıma daha başka bir haksızlık geliyor. Malum, NOx için kullanılan bu hile aynı zamanda çoğu Avrupa ülkesinde vergilendirme amacıyla ölçülen CO2 seviyesini de düşürüyor. Yani hileye karışmış VW modelleri olmaları gerektiğinden daha düşük vergiyle, yani daha ucuza satılmış oluyorlar. Bu da rekabette haksızca öne geçmesine sebep oluyor. O vergi ne kadardır, ne kadar etkilemiştir, kaç kişinin tercihi bundan etkilenmiştir bilmiyorum ama (atıyorum) Ford Mondeo 45000€ ise, muadili Passat da 44000€ ise, ama aslında o Passat'ın 47000€'ya satılması gerekiyorsa ve bu durum müşteri tercihlerini etkiliyorsa (mutlaka etkiliyordur) VW Ford'a haksızlık yapmış oluyor. Örnekte Ford'u kullandım, hemen her üreticinin o segmentlerde arabası olduğundan hepsi için geçerli bu.
-
Amazon'dan alınacaksa ufak bir ekleme yapayım. Anker ve Aukey diye iki marka var. Bunların ürünleri de (en azından önemli bir kısmı) anladığım kadarıyla Tronsmart'la aynı. Özellikle Anker'de fena benzerlik var. Eğer dıştan aynı görünüp de içleri farklı değilse ürünler aynı yerde üretiliyor, herşeyleri aynı gibi. Fiyatları da aşağı yukarı aynı. Sürekli indirime giriyor bunlar. Yani sizin alacağınız dönemde bunlardan hangisi indirime girerse o tercih edilebilir, aynı ürünü biraz daha ucuza alabilirsiniz. Örneğin şunun gibi: http://www.amazon.com/gp/product/B00UV4HCL0
-
Aynen öyle, ama işte arada bir fark var. Şike davasında zaten önceki senelerde Fenerbahçe başta olmak üzere büyük takımların bazı maçları çok kolay aldıkları, aynı performansı Avrupa kupalarında gösteremedikleri filan konuşuluyordu. E zaten takımlar arasında "biz sizden daha iyiyiz" iddiası var. Bir takımın aslında o kadar da iyi olmayıp da şike yaptığı ortaya çıkınca (en azından resmi bir kurum tarafından onaylanınca) diğer takım taraftarları coştu tabi. Volkswagen davasında ise durum daha farklı. Diğer üreticilerin veya onların kullanıcılarının "biz daha çevreciyiz, siz aslında çevreyi daha fazla kirletiyorsunuz" gibi bir iddiaları yok. Bu konuda bir kapışma yok zaten. Haliyle markalardan biri bu konuda ceza alınca başkalarının sevinmesi saçma oluyor. Ha, mesela Volkswagen çok acaip bir motor teknolojisine sahip olduğunu söylese, 1.6L motorla 160HP filan güç verse, rekabette bu şekilde öne geçse, rakipleri de sürekli "bu işte bir hile var, olamaz, olmamalı" filan dese, sonra da bu olay patlasa o zaman herkes herşeyi diyebilir. Ortada böyle bir durum da yok, Volkswagen'in dizel motorları sektör ortalamasında güce sahip. Rakiplerden daha farklı bir teknoloji kullanılmıyor. Dizeller konusunda hiçbir zaman motor gücüyle öne çıkmış, ona dayanarak satış yapmış bir marka değil. Haliyle böyle bir şüphe uyandırmamış kimsede, şikayet gelmemiş bu yönde. O yüzden rakiplerin (veya onların müşterilerinin) sevinmesi saçma oluyor. Apple örneğine geri dönelim. Ben Apple'ın bazı yönlerini sevmediğimi, bazı konularda haksızlık yaptığını yazdım zaten. Diğer yandan, mesela Apple'ın birkaç sene önce patlayan Foxconn fabrikasında çocuk işçi çalışması skandalına da sevinmedim. Zira biliyorum ki Çin'de bir çocuk işçi gerçeği var, Çin malı hemen her üründe bir şekilde ucundan da olsa çocuk işçi emeği kullanılmış oluyor. Acı ama gerçek. Motorola da alsam, Samsung da alsam, LG de alsam üretiminde çocuk işçi çalıştırılmadığını iddia edemem. Bu skandala ancak insanların bazı şeylere uyanmasına vesile olduğu için sevinebilirim, çünkü belki böyle şeyler gündeme gelirse ülkelerin yasaları değişir, denetimler sıklaşır, önlemler alınır. Volkswagen'in meselesinde de durum böyle. Volkswagen ne kadar darbe alırsa o kadar sevinmek yerine bu olay sayesinde insanlar NOx gazından haberdar oldu, emisyon ölçümleri artık daha sıkı yapılacak, belki Avrupa'da da NOx için bazı önlemler alınacak diye sevinmek daha doğru geliyor bana. Sonuçta Volkswagen'in batması veya parçalanması kimsenin işine yaramaz, ama insanların bu konuya uyanması çok işe yarar.
-
Aldıkları ücreti bilmiyorum da, araba bayisindeki satış görevlisinin bana göre en azından meslek yüksek okulu mezunu olması lazım. Sonuçta müşteriyle bire bir ilişkisi olan adam, müşteri mağazaya girdiğinde o markanın yüzü oluyor. Diksiyonu düzgün olmalı, nasıl davranacağını bilmeli, arabaların teknik detaylarına az da olsa hakim olmalı, her markanın aynı teknolojiye kıçından uydurduğu kendine has isimleri düzgün telafuz edebilmeli. Bu kalitede adam da çok ucuza çalışmaz. Garsonluk da çok zor iştir ama ilkokul mezunu adam da alaylı yetişerek garson olabilir (zaten genelde öyle oluyor). Bu arada, garsonlar genelde asgari ücretle çalışıyorlar ama işlek biryerde çalışıyorlarsa bahşişler sayesinde maaşlarından çok daha fazlası geçiyor her ay ellerine. Bizim kiracımız vardı, karı koca lüks ve popüler bir cafe'de garsonluk yapıyorlardı. İş saatlerinin saçmalığı haricinde gayet güzel bir yaşamları vardı, yani öyle pek geçim sıkıntısı çekmiyorlardı.
-
Ben aynı anda 3 cihazla denedim. Hızlı şarj yuvasında G3, diğer yuvaların birinde Acer Iconia W4 tablet, diğerinde Nexus 4. Sıkıntı yoktu, hepsi de gayet hızlı şarj oldu. 54W diyor, yani zaten eşit bölünse bile her yuvaya 2.08A filan düşüyor. Bu da tüm modern cihazlara yeter. Sipariş edeceksen Aliexpress'ten al, o zaman avrupa prizine uygun versiyon da alabilirsin. Ben kardeşim ABD'den getireceği için Amazon'dan aldım, şimdi adaptörle kullanıyorum, ekstra teferruat oldu.
-
Benim her mesajım ciddidir.
-
Tronsmart 5 çıkışlı şarj cihazı geldi. Şu arkadaş işte: http://www.amazon.com/gp/product/B00ZHOV3DC Henüz 5 yuvaya 5 cihaz bağlayıp aleti tam kapasite deneme şansım olmadı ama genel üretim kalitesini çok beğendim. Yanında 2 metre uzunluğunda bir MicroUSB kablosu geliyor. Alet 5 çıkışlı olduğu için çoğu kişi için gereksiz uzunlukta tek kablo yerine 1 metre uzunluğunda 2 kablo gelse daha mantıklı olurmuş bence. Ambalaj filan da gayet şık. Çin malı ama özenle hazırlanmış. Kabloları toparlamak için gerekecek ekstra velcro (cırtcırt denen şey işte) kablo toplayıcı bile kutuya dahil edilmiş. LG G3 Qualcomm Quick Charge desteklemiyor bildiğim kadarıyla, ama yine de QC yuvasına bağlayınca baya hızlı şarj oluyor.
-
Sony'den makine mi alınır yav... Fotoğraf makinesi dediğin Nikon olur, Canon olur, Pentax veya Olympus olur. Sony gitsin televizyon, müzik seti, telefon filan yapsın. Şimdi isim verip rencide etmek istemediğim, kendisini "amatör fotoğrafçı" olarak nitelendiren bazı arkadaşlar da full frame Canon makineleri satıp Nex 6 filan aldılar. Kendilerini esefle kınıyorum.
-
Bildiğim kadarıyla öyle bir vergi yok, ama konuya çok hakim olmadığım için kesin bir cevap veremiyorum. En iyisi iyi bir "muameleci" bulup ona danışın. Onlar vergi mevzuatına hakim oluyorlar. Muameleciler genelde noterlerin çevresinde olurlar, noter ofisinin yakınlarında tabelasında "XYZ Otomotiv" yazan ama araba satmadığı her halinden belli olan yer büyük ihtimalle muamelecidir. Zaten eğer böyle bir iş yapacaksanız (veya her kim yapacaksa) iyi bir muameleciye ihtiyacınız olacak.
-
Bunlar firma politikası değil ama. Mesela önceki mesajlarda bahsettiğim, CC'ye bakmak için VW showroom'una gitme hadisemden bir hafta sonra filan Skoda'nın Kartal E5'teki bayisine gittim. Üstelik orası Yüce Oto, yani Skoda'nın ithalatçı ortaklarından biri. (Yüce Oto Skoda'nın ithalatçılığını henüz Skoda VW çatısı altına girmeden önce almış, daha sonra Doğuş'la ufak bir şirket hisse değişimi sonrasında Skoda'yı birlikte getirmeye başlamışlar) Haftasonu gitmiştim, bayi gayet kalabalıktı, ama ilgi alaka şahaneydi. Sanırım her bayi bulunduğu çevreden gördüğü ilgiye göre davranıyor. Tabi bunların bu kadar yazılıp içzildiği halde denetlenmemesi ve düzeltilmemesi firmanın suçu, ona birşey diyemem.
-
Sadece bizde değil, Avrupa'da da NOx konusunda bir sıkıntı yok. Orada da Karbondioksit'e bakıyorlar. Yani salgılanabilecek NOx konusunda bir kısıtlama vardır mutlaka ama VW o kısıtlamanın altında kalır. VW motorlarının rakip motorlardan bir fazlası veya eksiği yok sonuçta. Hatta, hacmine göre çoğu rakibinden düşük güç verdiği için avantajlı bile olabilir (özellikle 1.6L motorlarda). Avrupa ülkelerinin takıldığı şey başka. NOx emisyonunu düşürmek için devreye giren "hile sistemi" aynı zamanda CO2 emisyonunu da düşürüyor. Haliyle bu sistemle donatılmış arabalar emisyona göre vergi alan ülkelerde düşük dilimden vergilendirilmiş oluyor. Kimsenin öyle çevre kirliliğiyle filan ilgilendiği yok, o tamamen işin kılıfı. Hepsinin derdi olması gerekenden az vergi almış olmaları. Herkes herhangi bir markayı, firmayı sevebilir veya nefret edebilir. Kişisel hissiyat sonuçta. Ben de Apple'ı pek sevmem mesela. Ancak Apple herhangi bir sebepten ceza alınca sevinmem. Ha, mesela ben Apple'ın bir konuda haksızlık yaptığını düşünüyorsam, daha sonra bir otorite (işte bir ülkenin mahkemesi veya o meseleyle ilgilenen kurumu) Apple'a o konuyla ilgili ceza keserse o zaman sevinirim, çünkü resmi bir kurum benim savunduğum şeyi ispatlamış olur. Mesela ben Apple'ın "kenarları yuvarlatılmış dörtgen" gibi osuruktan patentler alabilmesine ve bunlarla rakiplerine dava açabilmesine gıcık oluyorum. Avrupa Birliği çıkıp "öyle saçma patent mi olur, davalardan aldığın tazminatı faiziyle öde" diye ceza kesse Apple'a (olmaz ya, hani örnek olsun diye diyorum) o zaman sevinebilirim. Bizim insanımız Volkswagen'e neden gıcık oluyor? Pahalı diye, kuyrukta bekletiyor diye, bayiler ilgilenmiyor diye, insanlar aşırı ilgi gösteriyor diye. ABD veya herhangi bir ülke Volkswagen'e haddinden pahalı sattığı, müşterileri kuyrukta beklettiği, bayilerindeki çalışanların kaba olduğu veya gereğinden fazla popülerleştiği için mi ceza kesti? Ülkemizde neredeyse hiçkimsenin umursamadığı emisyon yüzünden ceza kesti. Şu olay patlayana kadar kimsenin "Bu Volkswagen'lerin egzost gazı çok kirli" gibi şeyler dediğini hatırlamıyorum. Defalarca yazdım, tekrar yazayım. Volkswagen ABD'deki kısıtlamalara arabalarını uydurabilmek için hile yaptı. Volkswagen'in motorları Avrupa'daki muadillerinden daha kirli veya daha temiz değil. Bizim burada gördüğümüz rakipler de (Renault, PSA, Opel, Fiat filan) dizel motorlarıyla ABD'deki emisyon testine girseler onlar da aynı kısıtlamalar yüzünden testten geçemeyecekler, çünkü kullanılan teknoloji aynı. ABD'deki emisyon yasaları benzinli motora göre düzenlenmiş, AdBlue gibi NOx filtreleme sistemleri kullanmayan tüm dizel motorlar o testte takılır, çünkü tüm dizel motorlarda NOx emisyonu benzinli motorlara göre daha yüksek. AdBlue kullanmak da hem ekstra zahmet, hem de ekstra masraf demek kullanıcı için. Keşke tüm ülkelerde bu ölçümlere bakılsa da keşke atmosfere daha az NOx salgılansa. Ben bunu isterim, ama şu an için bu pek mümkün gözükmüyor. ABD de bunu rakiplerin önünü biraz olsun kesmek için yapıyor, çünkü sıkı karbondioksit kısıtlamalarıyla Avrupa da ABD arabalarının önünü kesiyor. Kimsenin çevreyi, insan sağlığını filan öyle çok taktığı yok. Herkes alacağı vergiyi, kendi üreticisini, rakiplere misilleme yapmayı filan düşünüyor. Tüm bunlar Volkswagen'in hile yaptığı gerçeğini değiştirmez, ama cezayı kesenin neden kestiğini, cezayı alanın neden o suçu işlediğini düşünerek yorum yapmak lazım.
-
Öyle deme. Volkswagen'e kesilen cezadan Peugeot, Citroen, Renault ve Opel kullanıcılarına komisyon verilecekmiş. Her gün bir yenisi gelen "filanca ülke Volkswagen dizel araba satışını durdurmuş" haberlerini asgari ücrete zam haberi gibi sevinçle duyuruyorlar.
-
Model S E sınıfına (Mercedes E, BMW 5, Audi A6) muadil. Model E D sınıfı olacak, yani Mercedes C, BMW 3, Audi A4 muadili olacak. En büyük sınıfta Tesla yok henüz. Biz zaten alamıyoruz da, Amerika'dakilerin yaşadığı çelişki de buradan geliyor zaten. Tesla Model S'in fiyatı donanımlı bir Mercedes S serisi (veya BMW 7 serisi, Audi A8) arabayla aşağı yukarı aynı. Tamam Tesla çok güzel ama diğer tarafta da Mercedes S350 var, veya BMW 740 var, Audi A8 var. Bunlar da çok havalı arabalar. Hem de daha büyük ve gösterişliler. Ebat takıntısı olmayan, Tesla'nın boyutuyla yetinen adam gidip Tesla alıyor, ama "araba dediğin büyük olur, en azından iki ton olur" diyen adam gidip Mercedes, BMW, Audi, Cadillac veya Lincoln alıyor.
-
"Halk arabası" modeli D segmenti premium araba olacak. Bir de elektrikli olduğunu varsayarsak öyle pek de halk arabası gibi olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Belki Monaco, Singapur, Dubai gibi yerlerde halk arabasından sayılabilir.