lawnmower

CHW
  • Mesaj sayısı

    1.087
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    55

Everything posted by lawnmower

  1. Honorbuy.com sitesi önceden sadece Xiaomi ürünlerini satıyordu, şimdi diğer markalara da girdi, güzel oldu. Fiyatlar genelde çok iyi değil ama bazı ürünlerde diğer sitelerin yarı fiyatının da altına veriyorlar bazen. İşte onlardan ikisi: http://www.honorbuy.com/318-original-oneplus-10000-mah-power-bank.html OnePlus'ın harici bataryası çok iyi görünüyor. İki çıkışlı olması, üstelik ikisinden de 2A çıkış verebilmesi çok iyi. Şekli de cepte taşınabilecek gibi (kıvrımlı filan). Malum, hepimizin favorisi Xiaomi bu konuda biraz takoz kalıyor. 10$'a bu ürün süper fırsat bence. Aliexpress'te fiyatlar bunun çok üzerinde. http://www.honorbuy.com/453-original-oneplus-silver-bullet-earphone.html Bu da OnePlus'ın Xiaomi Piston'a rakip olarak çıkarttığı Silver Bullet kulaklık. Head-fi sitesinde güzel bir incelemesi var. Adam 25$'a almış ve fiyatına göre çok iyi olduğunu söylemiş. 10$'a alınınca fiyatına göre ultra iyi oluyor herhalde. İncelemeden anladığım kadarıyla Piston 3'e daha yakın bir ürün. Daha doğal ses veriyormuş Piston 2'ye göre (Piston 3 için de aynısı söylenmişti), ayrıca daha hafifmiş, kulaktan düşmüyormuş (yine Piston 3 için aynı şeyler söylenmişti). İnceleyen adam kablonun Piston 2'ye göre çok ince olduğundan şikayet etmiş, daha zayıf hissettiriyormuş. Bir de kontrol zamazingosu plastikmiş, kolay kırılabiliyormuş. Bunlara dikkat eden geri kalanından memnun kalır herhalde. Hani alternatif arayan varsa buna da bakabilir derim. Bu iki ürün de Aliexpress'te 25$ civarına satılıyor. Bence bu fiyatlar gayet iyi. Honorbuy ile ilgili iyi şeyler duymuştum zamanında. Adamların Avrupa deposu da var, bazı ürünleri oralardan yolluyorlar. Ciddi firma yani, Çin'de merdiven altı tüccar değil. Bu da dün akşam denk geldiğim bir ürün. Herkesin ilgisini çekmez ama kurcalamayı sevenlere lazım olabilecek birşey. http://www.aliexpress.com/item/2015-Newest-LCD-USB-Charger-Capacity-Current-Voltage-Tester-Meter-For-Cell-Phone-Power-Bank/32289012953.html Bu arkadaş USB kablosundan geçen akımı ve voltajı ölçüyor. Harici bataryaların, şarj cihazlarının, kabloların kalitesini ölçmek için ideal. Bilgisayarların USB çıkışlarının güçlerini ölçmek için de kullanılabilir. Eğer istenirse şöyle bir versiyonu da var: http://www.aliexpress.com/item/1set-USB-Portable-Mobile-Power-Voltage-and-Current-Detector-Meter-Tester-LCD-Display-1A-2A-USB/2048349388.html Burada pakete 5V ile 2 veya 1 amper çeken bir rezistans düzeneği eklenmiş. Hani test için telefon filan kullanılırsa belki telefonun akım çekme kapasitesi testi yanıltır filan, bu dümdüz 2A çekiyor işte. Ben bir tane almaya niyetliyim. Kablo ve şarj cihazı testlerinde lazım böyle birşey.
  2. John DeLorean önceden General Motors'da çalışıyormuş. Çok başarılıymış, kariyeri çok hızlı ilerlemiş. CEO emekli olacakmış, o da CEO pozisyonuna gelmeyi umuyormuş, ama olmamış. Onu atlayıp bir sonraki adayı CEO yapmışlar. O da buna çok içerlemiş, ayrılıp kendi firmasını (DeLorean Motors Company) kurmuş. Kendisine haksızlık yaptıkları için General Motors'dan intikam almayı hedefliyormuş. O zamanın teknolojisiyle yapılabilecek en iyi arabayı yapmak istemiş. Mevcut tüm acaip teknolojileri barındıran bir araba tasarlamış. Back to the Future'daki DMC-12 o araba işte. Tamamen paslanmaz çelikten gövde (eski arabalarda çürüme ve paslanma ciddi bir problemdi), o zaman için çok deneysel olan bir motor, çok fazla elektronik, yukarı doğru açılan "martı kanat" kapılar filan... Bir nevi şimdi gördüğümüz telefon üreticisi OnePlus gibi yani. Tabi herşey John DeLorean'ın umduğu gibi olmamış. Kullanılan deneysel teknolojilerin hepsi patlamış. Elektronik ıvır zıvır çalışmaz olmuş. Motor arızaları müşterilere yaka silktirmiş. Normalde hafif arabalarda kullanılan martı kanat kapı sistemi DMC-12'nin çelik kapılarını taşıyamamış, kapılar açık kalamıyormuş, milletin kafasına çarparak kapanıyormuş. İşte böyle arızalar, aksaklıklar yüzünden arabanın adı çıkmış. Filmde de Marty doktora "You made a time machine... Of a DeLorean?!!" şeklinde şaşkınlıkla soruyor hatırlarsanız, hani "ille yapacaktın da başka araba mı bulamadın?" anlamında. Doktor da paslanmaz çelik gövdenin faziletlerini anlatıyor buna cevap olarak. Neyse, adı çıkınca satışlar düşmüş, alanlardan iade etmek isteyenler olmuş, sonunda DMC iflas edip kapanmış. Tabi bu tip firmalarda tam kapanma mümkün değil, satmış olduğu arabalara destek vermek için varlığını sürdürmek zorunda. DMC yakın zamana kadar DeLorean ailesinin şirketi olarak DMC-12 sahiplerine yedek parça sağlamaya devam ediyordu. Hatta aynı tasarıma sahip elektrikli bir versiyonunu da yaptılar. Sonra o proje de yattı sanırım. İntikam duygusu ve gazla yapılmış bir araba olması haricinde pek bir numarası yoktur yani. Filmde kullanılmış olmasa büyük ihtimalle kimse hatırlamazdı.
  3. Sanmam. Ya benim piyasadan bildiğim Sachs daha fazla tercih ediliyor.
  4. Değil, çünkü "yarı otomatik" diye birşey yok. İnsanlar kafalarına göre terim uyduruyorlar. Bir ara da manuel kullanım olanağı sunan otomatik şanzımanlara (tiptronic gibi) yarı otomatik diyorlardı. Şanzımanın kavrama şekli ile çalışma şekli birbirinden farklı şeyler. Kavrama ıslak veya kuru olabilir, tek veya çift olabilir. Şanzımanın kendi sistemi ise gezegen dişlili (klasik otomatik), CVT veya otomatikleştirilmiş manuel (robotize) olabilir. Karmaşık işler yani. Örneğin Audi'nin S-Tronic şanzımanlarının bazıları robotize ama ıslak kavramalı.
  5. Fiyat normal bildiğim kadarıyla. Sachs daha iyidir ama çok fiyat farkı varsa Monroe da alınabilir.
  6. Remember Me sırf "başladım madem, bitireyim bari" diye oynadığım bir oyun. Paket zaten güzel, alınır ama Remember Me için alınmaz bence.
  7. Aslında iyi oyuncularla tekrardan çekilse güzel olur. Bu sefer Marty annesiyle babasının dansetmesi için Earth Angel yerine November Rain filan çalar.
  8. Volkswagen'de Bosch olması lazım. Fiat sanırım Delphi kullanıyordu. Emin değilim ama, o da Bosch olabilir.
  9. Bu arada, bendeki Bluedio BS-2'ye (Sizin Xiaomi ile benzer özelliklerde) önceden kullandığım Nokia MD-11'leri ekledim. Biraz amele işi oldu ama güzel ses veriyor keratalar. Tabii ki bir HiFi sistemiyle mukayese edilmez ama müzik de dinleniyor. Iron Maiden, Queen, Rolling Stones filan dinledim, öyle "bu ne ya, leş gibi ses" dedirtmedi bana. Elbette MP3 beğenmeyip FLAC arayan adamı memnun etmez ama oyun oynarken arkada ıvır zıvır dinlemek için ideal sistem oldu işte.
  10. Bahsi geçen Li Ning markası Çin'in milli spor ürünleri markası. Gittiğimde mağazalarda gördüm, beni şaşırtan markalardandı. Kalitesi çok iyi, fiyatları da öyle ucuz filan değil. Genelde Nike, Adidas gibi markaların muadil ürünleriyle aynı veya daha yüksek fiyata satılıyor. Ürünler de onlardan aşağı kalır değil pek zaten. Tasarımları da güzel. Markaya ismini veren adam milli cimnastikçiymiş, sonra kendi mağazasını açıp Avrupalı markaların ürünlerini satmaya başlamış, sonra da kendisi üretime geçmiş. Keşke burada da satılsa, güzel bir seçenek olurdu.
  11. Eski otomatikler manuel şanzımana göre daha fazla tükettiriyorlardı. Bunun iki sebebi vardı. Otomatik şanzımanlarda manuele göre daha az vites oluyordu. Mesela bir arabanın manueli 5 vitesliyse otomatiği 4 vitesli oluyordu. Eski Amerikan arabalarında 2 vitesli otomatikler var mesela. Vites oranı azaldıkça ideal devir bandının kullanımı da azalıyor, haliyle tüketim artıyor. Ne kadar çok vites, o kadar az tüketim yani. Diğer sebep ise ıslak (viskoz) kavrama. Tork konvertörü de denen bu sistem güç kaybına sebep olur. Modern tork konvertörleri eskilere göre çok daha verimli, ama yine de az miktarda güç kaybı oluyor. Eskiden güç kaybı çok daha fazlaydı. Bu yüzden otomatik arabalar performanssız ve müsrif olarak görülürdü. Yeni şanzımanlarda tork konvertörü kullanılsa da güç kaybı çok daha az, ayrıca bunu manuel şanzımanda kullanımı pratik olmayacak kadar çok vitesli tasarımla ekarte ediyorlar. Mesela 8 vitesli otomatik şanzımanlar gayet normal karşılanıyor artık, hatta bazı üreticiler 9 vitesli şanzıman kullanmaya başladılar son birkaç yıldır. 9 vitesli manuel şanzıman da üretilir ama kullanımı pratik olmaz. Robotize şanzımanlarda zaten kuru kavrama oluyor genelde, yani tork konvertörünün güç kaybı handikapı da aşılmış oluyor. Bir de işin performans kısmı var tabi. Tek kavramalı robotize şanzımanları hariç tutuyorum, onlar biraz ağır kalıyorlar ama yeni nesil otomatiklerin vites değişim süreleri milisaniyelerle ölçülüyor. Yani en becerikli sürücünün bile vites değişimine karar verme sürecinde şanzıman zaten vitesi değiştirmiş oluyor, daha o adam elini vites koluna atacak da, debriyaja basacak da, kolu çekecek de... Özellikle çift kavramalı şanzımanlar bu konuda çok başarılı. Forumun temasına uygun biçimde örnek vereyim. Modern işlemciler frekanslarını kendileri ayarlayabiliyorlar. İşlem gücüne ihtiyaç yoksa frekansı ve çarpanı düşürüp yavaşlatıyorlar kendilerini. Yoğun yük altına girdiğinde de hızlandırıyorlar, yani otomatik overclock oluyorlar. Bunun klavye üzerindeki tuşlarla manuel yapıldığını farzedin. 10 tane profil olsun, siz sistemin yük durumuna göre kendiniz işlemci hızını belirleyin mesela. Masaüstü ortamında yavaşlatın, oyun oynarken hızlandırın, sistem kasılmaya başlayınca daha da hızlandırın filan. Uğraşılır mı bununla? Diğer tarafta sistem siz daha işlemcinin yetersiz kaldığını farketmeden durumu kavrayıp frekansı arttırıyor, yük düştüğü anda işlemciyi yavaşlatıp voltajı düşürüyor, çok daha hızlı karar veriyor, üstelik sizin klavyenizdeki tuşların sayısından fazla profile sahip olabiliyor. Modern bir otomatik ile manuelin karşılaştırması budur. Kısacası eski otomatiklerin sorunları, verimsizliği, performanssızlığı çoktan aşıldı. Çok sakin biryerde yaşıyorsanız ucuz olduğu için manuel tercih edebilirsiniz, bu mantıklı görülebilir. Mesela benim Marmaris'te yaşayan arkadaşım var (buraya da üyedir aslında, Tesla kullanıcı adıyla), bizim "trafik yok, millet daha uyanmamış" dediğimiz Cumartesi sabahı trafiğini bile korkunç buluyor, "siz nasıl katlanıyorsunuz buna, heryerden araba çıkıyor yav" diyor. Ancak trafikli bir şehirde kullanılacaksa ve maddiyat çok kısıtlı değilse otomatik alınmalı.
  12. Manuel vitesi ölümüne savunanların en azından ömürlerinin bir döneminde "şahinci" olduğunu da hatırlatarak otomatik diyorum. Manuelin kendine göre avantajları var ama eğer şehirde yaşıyorsanız otomatik çok büyük rahatlık. DOS ile Windows arasındaki fark gibi birşey işte.
  13. DSG'lerde 2. viteste takılma sıkıntısı var. İyice zora düşmeden vites atmayabiliyor bazen. Yazılımsal birşey sanki, ama neden düzeltmediler bilmiyorum.
  14. İşte onlar çok sıkıntılı. Yeni nesil dizel motorlar çok hassas, öyle kötü yakıta dayanmıyorlar.
  15. Enjektör problemidir. Büyük ihtimalle yol üzerinde saçma yerlerden mazot dolduruyorlardır, ondan olmuştur. Bizim işyerindeki Fiorino da geçenlerde öyle durdu yolda giderken. Yalnız bizimki bir daha çalışmadı, usta çağırmak zorunda kaldık. Enjektörler tıkanmış, temizlediler, düzeldi.
  16. Yolda giderken duran motor adamı öldürür. Şaka değil, General Motors'un kontak anahtarı skandalında ölen 124 kişinin ölüm sebebi bu.
  17. Aslında buradaki tüm arabalar otomatik.
  18. Evet. Herhalde 20 sene sonra filan ilk kez bunu beceremeyen ürün gördük.
  19. Magic Mouse tasarımı muhteşem olmuş. Bunu da savunan çıkar, ben de hayranlıkla izlerim.
  20. Hayırlı olsun. Piston 3'ü ucuzundan mı aldın pahalısından mı?
  21. Yeni modelde subwoofer gibi birşey var ortada. Eğer gerçekten o ortadaki şey az da olsa bass desteği verirse müzik konusunda da başarılı olur o alet.
  22. Yetkililer bu platformu Saab'dan aldıklarını söylemişler. Benim bildiğim bu platformun (ve diğer Saab marka arabalarda kullanılan tüm teknolojilerin) kullanım hakkı GM'de. GM Saab'ın içini boşaltmıştı satmadan önce. Zaten bu yüzden Saab'ı kimse almak istemedi, fiyatı çok düştü. Bir ara bizimkiler alacak oldu, onlar da vazgeçti aynı sebepten. Saab sadece markadan ibaret kaldı, araba yapacak durumu yoktu. Ellerinde sadece henüz tamamlanmamış, prototip halinde Phenix platformu vardı. Saab'ı alan Çinli firmanın desteğiyle bu platformu elden geçirip elektrikli arabaya uygun hale getirdiler, şimdi de o platformla Çin pazarı için elektrikli araba yapıyorlar işte. Platformu Saab'dan almaları hadisesi bana göre bariz yalan.
  23. Uzun süre frene basmanın bir sıkıntı yaratacağını düşünmüyorum. Ben şahsen frene basıyorum trafikte.
  24. Evet, DSG çift kavramalı şanzıman oluyor. Her firmada farklı ismi olabiliyor. TCT, DCT, PDK gibi isimlerle de anılıyor. Volkswagen'deki ismi DSG. Yalnız bu bahsettiğim frene basıldığında kavramayı bırakma olayı bazı tek kavramalılarda da var. Mesela Toyota'nın Multimode şanzımanında vardı.
  25. Zamanında fena platform değildi. Fena değildi diyorum, çünkü yeniyken de platform olarak çok beğenilmemişti. Saab 9.3'ü beğenenler çok iyi yol tutuşu için filan beğenmiyorlar, Saab kalitesi için beğeniyorlar. Zaten bu platformu kullanan arabaların hiçbiri kendi zamanlarında bile hedeflenen satış başarısını yakalayamadılar, pek popüler olmadılar. Dahası, arkadaşların da dediği gibi eski bir platform. Yeni nesil teknolojilerden nasibini almamış, ağır ve eski üretim tekniklerine dayanan bir altyapısı var. Yakıt konusunda sıkıntılı ülkeyiz. Bizim insanımız için tüketim herşeyden önce geliyor. Böyle ağır, rakiplerinden fazla tüketen bir arabayla piyasada rekabet etmeleri imkansız. Bize lazım olan şey esnek bir kompakt araba platformu. Onun üzerine gayet geniş sedan gövdesi oturtulur istenirse (Skoda Octavia gibi). İstendiğinde ticari araç yapılır (Doblo, Kangoo gibi). İstenirse yükseltilip arazi aracı bile yapılır. Tek hacimli, 7-8 kişilik model yapılır (Ford Cmax gibi). Hatta istenirse biraz zorlanarak B segmenti araba yapılır. İllaki GM ile çalışılacaksa Önceki nesil (yani şimdi fuarda tanıtılan değil de, bayilerde satılan) Astra'ya yönelebilirlerdi. Bize çok daha uygun olurdu.