-
Mesaj sayısı
560 -
Üyelik tarihi
-
Son ziyareti
-
Days Won
3
İçerik türü
Profil
Forum
Blogs
Everything posted by analog
-
59 tlye sabit telefon haracı dahil iki yıl yeminli 16'ya kadar 75 kotalı gibi bir şey konuşmuştum en son küçükyalıda ama başka şeyler yüzünden o gün ona geçemedim. eski taahhütüm nisanda bitince buna geçmeyi planlıyorum şahsen, fiber miydi bilmiyorum ama kota olduktan sonra bağlantı fiber olsa ne olur olmasa ne...
-
feysteki bir retro grupta ingiliz kullanıcının teki 50 sterline 2.el b&o crt tv almış, gözüm kaldı valla. 50£!
-
kartalda şu anda müftülük tarafındaki saçma sapan büyüklük ve uzaklıktaki alan dışında hastaların park edeceği bir otopark yok. ben de hastanede işim olduğunda zaten oradan içeri kadar yürüyemiyorum. şöyle tarif edeyim; eski büyük binanın karşısındaki büfe var hani, onun yanında bir yer var bir girişi zincirle ayrılmış, diğer girişinde bariyer var. içi genelde %50 dolu oluyor. hep doktorların lux araçları. zaten bunlara yer var gariban milletin dandik arabasına yer asla yok. doktorluğun memleketteki kariyerist mesleklerinin en yukarısında durmasıyla ilgili sınıfsal bir durum. neyse işte oraya en son aç da girelim diye bayağı ısrarcı olduğum güvenlik valla bizde kumanda yok abi doktorlar alıp götürüyor dedi.. (bariyeri kıracağını bilsem arabayla dalacam bu gibi yerlere. hatta bir sonraki arabamı bu gibi durumları gözeterek zincir-bariyer kopartabilecek cinsten bir şey almayı düşünüyorum.) ne derece doğru bilmiyorum ama sağlam olsam bu tip yerlerdeki bu işin sorumlularına kafa göz dalarım çünkü benim de aracım engelli değil ama hem dizlerimden biri hem de iki ayak bileğim birden sakat, genetik-sistematik bir rahatsızlığımdan dolayı da engelli kartım var. ama dediğiniz gibi engelli otoparkına park edemiyorum, olmaz diyorlar araba engellinin üstüne olacakmış mantığa gel! neyse işte, günde sizin otoparktan hastaneye yürümeye yakındığınız 10dk'yı toplamda yürüyemediğim halde doktorların birinci sınıf hastalarınsa on beşinci sınıf bile addedilmediği hastanelerdeki hiyerarşik piramitten nefret ediyorum. özellikle çapa ve cerrahpaşa gibi hoca sultasının kalelerinde bu iş ayyuka çıkıyor dediğim gibi. özele gidince kralsın devlette sen! gel! git! yat! kalk! park yasak yürü! çapada mümkün değil ama cerrahpaşadaki kuka tabir edilen plastikleri güvenliğe rağmen çok ezmişliğim vardır. kelli felli hocalar hemen kapının ağzını kendilerine rezerv edip oraya park etmeye utanmıyorlar da.
-
turksattaki hd kanallar 1080i, kabloyu bilmiyorum. bu kabloya çıktığı günden beridir gıcığım çünkü bir yere kadar döşenip 94 krizinde oralarda bırakıldı.
-
pentaman engellilere döşemeden önce her hastanede sadece doktorlara ayrılmış ve genelde girişe en yakında olan otoparklara döşeseydin keşke. engelliye allah vurmuş bir de siz vurmayın yahu özellikle üniversite hastanelerinde bu iş tiksinç bir boyuta varmış
-
abi biz km'de hesap uzmanlığına devam edelim.
-
yazmayacaktım ama duramadım gene huyum kurusun; ataol sözde solcu özde darbecidir. ceviz de boş adamın önde gideni.
-
ben devri. çoğunluğun haberi vardır diye tahmin ediyorum ancak olmayanlara duyurmak babında hatırlatmakta fayda bulduğum bir yapım. batının hastalıklı yüzü yine batı tarafından anlatılmış. bizde filan asla bu kadar iyi resmedilemezdi, yapılsa da kıymet verilmez hemen itibarsızlaştırılırdı. neyse, ben bu seriyi seyrederken en çok tepedeki psikiyatr ve benzeri grupların insanları çözerek manipüle etme cüretine sinirlendim. yani anna freud kim ki milyonlarca insan ve zihinlerinin işleyişi hakkında kesin, net ve doğru bir yargıya varacak da kapitalizmin, siyaset kurumunun filan hizmetine sunacak?
-
sgi korelidir ne yapsa yeridir veya yerli sitenin özensizliğidir.
-
ülke tv'deki mehmet çelik'in daimî konuk olduğu sıradışı tarih programı. https://youtu.be/lZu4-G8kN_w?t=4m8s mehmet hocayı bir kaç yıldır takip ediyorum, tavsiye ederim.
-
chronos bakıyorum tşk. najaz messenger denince tüylerim ürperiyor benim zira bir tane messenger aldım iyi de bir marka (şimdi unuttum çok yayın bizde de) bi geldi hiç beklediğim gibi bir şey değil. onun için zaten özellikle içi boşken ayakta durabilmeli demiştim. gerçi seninkinin adı messenger sanırım kendi düzgün bir şeye benziyor.
-
kızlar, reno!
-
nolanların resmettiği normal bildiğimiz metropolde gezen soytarılar modundan çıkması iyi oldu batmanin. o nedir arkadaş süper kahraman filmi mi kostümlü soytarı draması mı belli değildi.
-
epeydir ilgimi çeken bir projeydi freenas ve geçenlerde indirip e8500 8gig ramli sıradan masaüstü makineye kurdum. evde ağ altyapısı dandik olduğu halde bsd /unix temelli sistem o kadar iyi ve bu iş için optimize edilmiş ki 100mbit lan ile 1080p filmler dahi sorunsuz stream edilebiliyor. bunun haricinde web arayüzünden kontrol ortamı epey profesyonel, disk ve volume ekleme, stripe (raid0-5) set etme, disk ve volumleri birleştirme, cifs, smb ve apple için paylaşım, varsa ad/ldap entegrasyonu, detaylı user grup ve security mantığı, ufs, zfs, ntfs bir sürü filesystem ve compression desteği, backup seçenekleri filan kısacası sistemde yok yok. tek kötü yanı pool'a eklenecek disklerin silinmesinin gerekmesi oldu, halbuki desteklenen dosya sistemlerindeki diskler direkt import edilebilir sanıyordum, bu mümkün değil.
-
100 bine 8gig azmış. o flash memory 10 lira değil yaw. 240gig ssd vermesi lazımdı.
-
teşekkürler, çanta bu mu: http://www.amazon.com/Lenovo-41U5062-Thinkpad-Ultraportable-Case/dp/B001AWET90 bende orjinal thinkpad çantası var, hemen hemen aynısı bunun. yalnız makinenin kendisi dışında kullanım için pek ideal değil bendeki, destekler yüzünden bayağı ağır ve hacimli oluyor. bir de şu var sanırım seninki bu: http://www.newegg.com/Product/Product.aspx?Item=N82E16834995003 güzelmiş ama stok sıkıntılı gibi.
-
enpara da yeni üyelerine çakma rotring hediye ediyor kalem scrikss marka, ufak bir de not defteri var, kırtasiye manyağı olarak hoşuma gitmedi değil, fazla mal göz çıkarmaz neticede.
-
mustang: fena değildi en azından sinematik açıdan. filmin derdi bildik konulardan ama konuyu hem görsel hem sinematik açıdan işleyişi bugüne kadar çekilmiş benzerlerinden ayrı bir yere konmayı hak ediyor, onlardan çok daha olgun bir film. başroldeki çocuklar da süper oyunculuk çıkarmış. bu arada yönetmen Deniz Gamze Ergüven türk asıllı fransız imiş, film de oscarda en iyi yabancı dalında fransayı temsil edecekmiş; seyrederken bu nasıl türk filmi dedim zaten, türkiye ve türklerle ilgili bir fransız filmi imiş meğer; içerde böyle şeyler yapılamıyor olması çok yazık. http://www.imdb.com/title/tt3966404/
-
lütfen ukalalık olarak algılamayın ama zamanın kısa tarihi nasıl bitirilmez yahu hem de bu kadar okur-yazar ortamda ben onu ortaokulda okuyup bitirmiştim. kitap hem kısa hem de genel okuyucu kitlesine hitaben çok iyi yazılmıştır. ben astrofizik konularında çok öyle külliyat hatmememiş olmama rağmen herkesin abarttığı şeylerde, mesela interstellar filmi tam buna cuk oturuyor, ee ne var ki bunda, zaten bilmiyor muydunuz bunları diyerek he sen çok biliyordun yani! başımıza aynşıtayn kesildi herif gibilerinden çok bilmişlikle itham edilmem belki de bu kitap yüzündendir. kitaptan ilk haberdar olduğum anı bile çok iyi hatırlıyorum, can okanar seksenlerin sonu veya doksanların hemen başında trt1'deki programında göstermişti ve "tekerlekli sandalyedeki o adam", kitabını alana kadar hiç aklımdan çıkmamıştı.
-
karin hoşuma gitmişti zaten sıtayla olarak, normal geldi şimdi ofensin harderı olması. story diye bir şey yok zaten oyunda aynen dediğin gibi. o paraların o işe yarayacağını bilmiyordum bak hepsini fulleyeyim bir ara madem.
-
kayda değer büyüklükte datacenter'ı olup da virtualiastion yapmayan firma yok gibi burada da.
-
yerde uyumuyorum hocam ama ne yapsam olmuyor. hani benim bilmediğim bir kesme var mıdır diye soruyorum akşamdan beri face grubunda da, burada da ama yok sanırım. denge yoktu dediğin doğru tabii, ben abartmış olabilirim arcade salonlarda hep ryu-ken ağırlıklı kapışmalar olurdu, zangief, guile, şimdilerde parayla satılan blanka filan bunlar hak getire karakterlerdi. gerçi beni sonradan mekan sahibinin işler düşüyor diye jeton satmamaya başladığı yerde dhalsim'la bile yenip kudurtan bir arkadaş vardı o da zaten hayatın her alanında değişik bir tipti.
-
vur kaç tamam da denk gelince bi kantır koyasım geliyor tam yerden kalkarken filan, aryuken misal. yemiyor, yarısında onu da kapıyor. hiç dokunmuyor aygıra. sanki hiç bir hareket yapmamışım, hiç bir aksiyon almamışım, reflex filan yok bende gibi oluyor. o manada sormuştum, bu tip boş beleş kapışları kesecek bir şey yok mu diye? oyun mekaniği anlamında karakterlerin aktif noktalarına etki eden kapma - temas fiziği diye bir şey varsa çok absürt geliyor bana artık, 4'te de böyleydi bunda da aynı. bana göre sf2ce hala hepsinden daha iyi, daha dengeli. o denge yok oldu geri gelmiyor.
-
zangief çok saçma kapıyor, bunun counterı nedir, en azından ken için?