AranelSurion

Bir saat kadar oynadım daha, diyebilirim ki 30FPS kilidi bu oyunun sorunlarının en küçüğü olur. Oyunda dağ kadar bug var. Dakika bir gol bir, oyunu açtım çözünürlüğü yanlış tanıdı (ekstrem değil, 1080p ekran), Logitech 'in ışık ayarlama API 'ını kullanarak sağolsun hem klavye hem de G13'ün ışıklarını isteğim dışında söndürdü. Hayırlısı dedim, prologue görevinde eskaza öldüm, load yaptığında yerdeki ceset ve yanındaki silah kaybolmuştu, alamadım silahı haliyle. Oyunun launcherında görünmeyen bazı grafik opsiyonları var oyunun içinde, iki yere eklemeye üşenmişler. Sokaklarda geziyorsunuz, kutudur şeydir pop-in olur geçtim, insan oluşuyor yahu gözünüzün önünde. Bir de üstüne CTD yaptı, tam oldu. Oyunu bir kere açıp denemediler sanırım, bilerek trollesen bu kadar olur. Buglar dışında; çok daha sonra çıkmış olmasına rağmen oyunun görünümü son derece vasat, donanım gereksinimleri ise gayet sağlam her nasılsa. GTAV, Watch Dogs vs. yapımları oynamış adam bu oyunun görünümüne, yarat(a)madığı, yaşamdan uzak, kutu kutu dünyasına dönüp bakmaz bile açıkçası, "yaşayan dünya" olayında geçen yılın yapımları bu oyunun fersah fersah önünde. Sadece senaryo işini biraz tutturmuş gibiler, gameplay de "eh işte oynanırım galiba" izlenimi verdi, daha da bir numarasını göremedim. bonus: oyundaki biricik kardeşimiz, bizi gizli gizli göreve götürüp, bıraktığı gibi arkamda bi çatırtı duydum. çarpmış mal.

Bir halt bloklanacağından değil tabii ki, engellenmeye çalışılan dosyalar verinin kendisi bile değil. ".torrent" dosyası. Ne yaptıklarından bir gram haberleri olsa şu girişimin anlamsızlığını anında farkederler. Aslında bilmediklerini de düşünmüyorum, olay sırf üstlerine biz bir şey yapıyoruz, engel olmaya çalışıyoruz izlenimi verme girişimidir büyük olasılıkla.

Bunu ben de gördüm. Benzer bir haber de okudum 4600TL ceza ödedim diyen var. Türk milleti dibinde azcık kalmış diş macunu gibi, iyice sıkıp cılkını çıkaracaksın, elinde avcunda tek bir kuruşu kalmayacak.

Ben ADSL müşterisiyim hala, benimde bir hafta - 10 gündür yoğun download sırasında internetim kopuyor, önceden sorun yoktu. Modem 'den gördüğüm SNR, Attenuation değerlerinde yanlış bir şey yok, ona rağmen kopuyor bağlantı. Sorunun kendi networkümde olmadığına emin olduktan sonra (bende modem ve router ayrı) TTNET 'le boğuşmaya başlayacağız galiba.

Bence önce diskte sorun ihtimalini elemek için HD Sentinel gibi bir program kurup SMART kayıtlarını isteyin. Herhangi bir sorun varsa orada yazacaktır. Diskte bir sorun yoksa, RAM kullanımınıza iyi bakın. 5400rpm diskli notebooklar bile olabiliyor, RAM dolup da Swap yapmaya başladığı (RAM'e sığmayan sayfaları diske page atmaya başladığı) zaman disk ışığı sürekli yanacak ve ağır bir işlem yapmıyorsanız dahi sistem acayip kasacaktır. Bunu anlamanın yolu kaynak kullanımını izlemek, Windows 'da "Resource Monitor" u açıp, Memory kısmında "Hard Faults/sec" istatistiğine bakın, herşeyin süper olduğu bir sistemde bu sayı sıfır veya sıfıra yakın seyreder. Eğer bu sayı sürekli yüksek seyrediyor ve "Physical Memory" kısmında çok az boş alan görünüyorsa demek ki RAM size yetmiyor. Ya daha az şey kullanacaksınız, ya da RAM 'i yükselteceksiniz. Burada da sorun yoksa diski bir uygulama çok kullanıyor olabilir, onu da bahsettiğim "Resource Monitor" ekranından görebilirsiniz. "Disk Activity" sekmesinin altında sıralanacaklardır. Burada alt kısımda Disk Queue Length 'in 0 'a yakın bir sayı olması idealdir. Kısaca benim ilk etapta tahminim ya disk sorunlu ya da kaynak yetişmiyor.

http://www.dailydot.com/unclick/iphone-7-launch-denmark-sad/ iP7 ve son yıllarda çıkan birbirinin aynısı smartphone modelleri bundan güzel bir olayla tarif edilemezdi. Bir de Linus 'un WAN SHOW 'unda konuşuyorlardı bu hafta iP7 işlemcisi şöyle olacak, böyle olacak ama "we don't really care" diye. Bakıyorum AppStore 'a, dün ne varsa bugün de o var, her nesil cihazda CPU/GPU 2x oldu, 5 kat hızlandı falan diye pazarlama yapılıyor da, bakıyorum bundan kaç nesil önceki aletler ne oynatıyorsa bunlar da onu oynatıyorlar, yazılım yelpazesi dünün aynısı, üstelik kalite de üç aşağı beş yukarı aynı. Yazılım tarafında artık bu donanımları kullanacak bir şeyler ortaya konması lazım, veya donanım goygoyunun bırakılması, hakikaten "aldırır" denecek yenilikler olması lazım. Öte türlü buna benzer haberler daha sık görürüz, mobil sektör de ilk iPhone zamanından öncesinin sıkıcılığında devam eder gider.

Cache yapılan dosyalardan olduğunu sanmıyorum bunun, çünkü hiçbir şey çalışmasa/yapılmasa dahi, alan açıldığı an dolmaya başlıyor, cachenin bir mantığı olur. Şimdi de var PhoneClean vs. birkaç PC üzerinden çalışan uygulama, cache 'i temizlemekte başarılı olabilir belki (bende 60MB dosya buldu) ancak bu sorunu çözmeye yaramadı.

iTunes üzerinden sıfırlayıp, backupumu geri yükleyerek çözebildim durumu. JB olsa çok daha kolay olacaktı ama. Umarım tekrar olmaz.

iOS 10 üzerinde, depo alanımın kendiliğinden dolması gibi lanet bir bug oluştu dünden beri. Boş alan "Sıfır KB" görünüyor, bir şeyler silersem açılıyor, biraz sonra yine doluyor. iTunes üzerinden baktığımda bu alan "Diğer" olarak görünüyor, herhangi bir uygulamanın şişmesi gibi değil, silip kurtulamıyorum. Apple sağolsun, açıkları kapattığı ve 10 'da jailbreak olmadığı için müdahale de edemiyorum. Üstelik yeni sürümlerde boş alan kalmaması durumunu eskiye göre çok başarısız şekilde idare ediyor iOS, Mail alamıyorsunuz, bazı uygulamalar çöküp açılmıyor, Kamera 'ya görüntü bile gelmiyor vs. Bakalım, jailbreak olmadan bu aletler tıraş bıçağından hallice geliştirmeye/kurcalamaya açık olduklarından sanırım reset/restore yapacağım son çare.

"hiçbir sebep göstermeksizin iade" olarak tanımladığınız Cayma Hakkı günümüzde maalesef büyük ölçüde mağazaların insafına kalıyor. Hatta şöyle diyeyim, Vatan mesela, çok sayıda mağazası olmasına rağmen para iadesi almak istediğinizde hediye çeki kaktırmak için elinden geleni yapıyorlar, sorunlu ürünü aynı gün iade almadıklarına da şahit olmuşluğum vardır. Tüketici kanunu kimsenin çok da umrunda değil, daha önce çok uğraştım bunlarla, oradan biliyorum. Ha neticede mahkemeye gidersiniz, hakkınızı alırsınız ancak para verdiğiniz, o gün kullanmak istediğiniz aletle (hele bir de PC topluyorsanız, o parça olmadan olmuyorsa) ağız tadı kaçacak, uğraşacak olan siz olursunuz, mağazaların bu şekilde mağdur ettikleri yüzlerce müşteri arasında üç beşinin hakkını yasalar önünde, aylar sonra vermek zorunda kalması onlara koymaz, tüketiciye koyar sadece. Bunlar aldığınızda bozuk olacağı varsayımı sadece, aldığınız ürün mesela 8 ay sonra bozuldu, çöpe atmayacaksınız herhalde. İşin o kısmı bundan da beter. O açıdan bence bu alışveriş işleri önemli. -- Amazon 'da çok sayıda ürün alındığında işler nasıl yürüyor bilmiyorum, belki tek kargoda birleştirme imkanı sunuluyor olabilir. Ancak geneli itibariyle ürün + kargo, TR 'de bir mağazadan almakla ya kafa kafaya, ya da daha ucuza geliyor. Gümrük işlerinde eğer değişmediyse siz zaten elinizi değmiyorsunuz, Amazon.com 'dan yapılan alışverişlerde "Customs Deposit" gibi bir kalemde o ücret sizden checkout sırasında alınıyor zaten. Ürün gelince kargo firması gümrük işlerini sizin yerinize halletmek için vekalet isteyebiliyor sadece, verdikleri standart bir belge var, imzalayıp gönderiyorsunuz. Bazı durumlarda ürün "bir şekilde gümrüğü geçerse" -geçebiliyor malum- bu depozito size geri ödeniyor bir ay kadar sonra. Bu şekilde yaptığım şanslı bir alışverişte, o zaman 1000 küsür liraya satılan 4790K 'yı, TR 'de satışa sunulana kadar geçen aynı sürede Amazon 'dan 750 TL civarına almışlığım var. Taksit olayına bir şey diyemeyeceğim tabii.

Inventus 'a iyi diyorlar, ben kasa vs. almıştım, memnun da kaldım, yalnız fiyatları hep Vatan 'a göre biraz yüksekti, bilmiyorum şimdi durum nedir tabii. Tek uyaracağım konu, Vatan 'ın çok mağazası olmasına vs. kanıp kurumsal bir yer yanılgısına düşmeyin, buradan daha önce yaptığım bazı alışverişlerde iadede inanılmaz sıkıntı yaşadım, artık kişisel olarak insanlara ulaşıp ekstra çaba göstermeye dökmeseydim mağdur da olacaktım, müşteri hizmetleri kötü ötesi kötü. Herhangi bir sıkıntı çıkarsa kolay kolay geri almazlar, alınınca distribütöre gider, o distribütör mesela Penta ise yandınız (olmaması için işin yoksa distribütör soruşturman lazım Internet 'ten) kaç defa başıma geldiği üzere göz göre göre bozuk, sorunlu ürünü çat diye kapınızda sağlam etiketiyle bulursunuz. O vakitten sonrası da artık yasal olarak hak arama yollarına giriyor ki, siz o hakkı alana kadar yapacağınız buildin modası geçer. Buradan aldığım ve alındığı anda sorunlu 3-4 ürün olmuştur en az, sorunsuz şekilde iade etmeyi başardığımı hiç hatırlamıyorum, sanırım bir sefer camlı baskül almıştım mağazadan çıkmadan kutudan paramparça çıkmıştı, onu geri aldılar sadece. İmkan varsa Amazon 'dan alın. Geri göndermesi beklemesi falan dert gibi geliyor ilk bakışta ama burada çekeceğiniz strese ve ürünlerin defalarca git/gel/git/gel yaparak harcanacak vakitte istediğiniz gibi değişim de yaptırırsınız iade de alırsınız. Netice itibariyle: Yasalar belli, hizmet çoğu yerde felaket. Online ya da mağazadan almanız zaten size uygulanacak prosedürü neredeyse hiç değiştirmiyor, her şekilde sorun yaşatılır zaten, Online alıp geçin.

En son aldıklarım, hatırladığım kadarıyla: Origin Access: Yaklaşık 10 liraya bütün 1 ay boyunca Origin kütüphanesindeki bir çok sağlam oyunu oynayabiliyorsunuz. BF serisi, Titanfall vs. de var, bende onlar vardı, ben son çıkan NFS, Unravel ve Simcity için aldım. Özellikle NFS beklentimin çok üzerinde çıktı. Mükemmel değil ancak eski Underground dönemini anımsatan, son çıkan 3-4 oyununu katlayıp kenara koyacak eğlenceli bir NFS olmuş. Deneyecek olursanız vereceğim tek büyük ipucu: asla Ferrari 'leri almayın. Access 'e yeni oyunlar da ekleniyor sürekli, bu kadar uygun fiyata kaçmayacak bir hizmet. Ben yakın gelecekte Mirror's Edge Catalyst veya Battlefront görebiliriz diye tahmin ediyorum. Nintendo 3DS: Bunu Letgo 'dan aldım. Henüz bu sürüme CFW yapılamadığından sadece birkaç oyunum var (New Super Mario Bros 2 özellikle) ancak Nintendo oyunları, özellikle platformerları kendine özgü ve harika oluyor hep, 3D olayı da hiç fena olmamış. Yine kendine has, keyifli bir alet yapmışlar. İkinci elde düştüğü fiyatları göz önüne alınca kesinlikle bir tane alınır, o platformerlar, RPG 'ler ve yeni çıkacak Pokemon Sun/Moon 'lar oynanır. iPhone 6S+: Bu aile-içi hediye olarak geldi bana. Önceden 5 kullanıyordum. Herkes bu aletlerin her özelliğini bildiğinden anlatılacak bir şeyi yok. Yalnız 4 yılda mobil tarafta aslında pek bir ilerleme olmadığı ve "iş gören" aletlerden yeni serilere upgradelerin Türkiye şartlarında yalnızca para tuzağı olduğunu iddia ediyordum, kendim kullanınca tamamen ikna oldum. Ekran büyümüş, parmak izi okuyucu var, özet bu. Güzel alet ama benim gördüğüm kadarıyla mobil tarafta dişe dokunur bir yenilik yok.

GH amaçlı alınacaksa Dolphin iyi çözüm olmayabilir. Neredeyse bütün Wii oyunlarını süper çalıştırıyor Dolphin ancak yanılmıyorsam bazı GH ve Just Dance falan oyunlarda sıkıntı olabiliyordu, PC yetersiz kalırsa ses/görüntü senkron problemleri vs. olabilir ki tatsız olur. Onun dışında süper tabii Dolphin, neredeyse bedavaya daha iyi kalite söz konusu. Özellikle GH için alacaksanız bu set iyi olabilir. (Diğer konsollardan eksiği fazlası nedir bilmiyorum) Yine diğer oyunları 1080p AA falan oynayayım derseniz de zaten Dolphin için gereken tüm aletler (Wiimote, Nunchuk, Sensor Bar) elinizde olacağından öyle yaparsınız.

Dün biraz oynadım. Bana tam bir Starbound ve Elite Dangerous kırması gibi geldi, ancak her ikisi de kendi alanlarında NMS 'den kat kat üstün oyunlar. Oyunun temelinde aslında keşif, toplayıcılık, crafting vs. tarzı şimdiye dek bir sürü yapımda başarılı olmuş bir formül var ancak her nasılsa bunda ruhsuz bırakmayı başarmışlar, insanın öyle pek bir şey keşfedesi vs. gelmiyor açıkçası. Koca evrende Sandbox oynamak istesem Starbound oynarım, en azından daha rafine, hem işin içine inşaat, gerçek multiplayer vs. giriyor, uzay gemisi sürmek için zaten E:D var ki uzay oyunlarının Euro Truck Simulator 'ü olmaya aday, NMS 'in neyi daha farklı yaptığını veya neden oynamalıyımı birkaç saatlik sürede anlayamadım. Şöyle biraz daha bakılır, hmm ok denip kaldırılır sistemden.

Bence halen ihtiyaç var. Sadece lisanstan ötürü de değil, performans olsun, özelleştirilebilirlik olsun, Linux workflowu olsun, özellikle developer ve power-user kitlesine halen çok daha iyi hitap ediyor Linux 'lar. Zamanında Lenovo 'nun şeytana uyup ürettiği 1GB RAM 'li, Atom işlemcili ama dokunmatik ekranlı falan bir modeli var elimde. Minimal bir Debian kurulumuyla e-kitap okuyucu olarak kullanıyorum, arada 2-3 ufak çaplı işi de hallediyor. Raspberry Pi ile web, git, medya sunucu vs. tonla iş yaptırıyorum, ARM desteği olmamasını geçtim, olsaydı bile Win10 gibi bir işletim sisteminde nasıl bir performans vereceği malumunuz. Burada yine Linux. Ev sunucuları için başka bir çözüm zaten yok. Büyük çaplı işlerimi yaptığım bilgisayarlarımda/laptopumda ise özelleştirilebilirlik ve workflow önplana çıkıyor, bir satır komutla Docker 'a ulaşmak, ihtiyacım olan paketi bir satırla çekmek, AwesomeWM gibi çok sayıda terminal/IDE 'yi bir arada kolaylıkla kullanmak (bilmeyenler bkz. "tiling window manager") vs. Linux türevlerini hem işimde, hem evimde çok daha çekici hale getiriyor. Bir LAMPP kullanmak için "docker start lampp-server", "docker exec -it lampp-server /bin/bash", "service apache2 start" her şekilde Windows 'daki "tık", "tık", "tık" dan daha hızlı, özellikle farklı argümanları da aynı komutta bağlayabildiğinizi düşünürseniz çok çok daha hızlı. Üstelik son iki verdiğim komutu yazmanız da şart değil, Linux 'da otomatizasyon/scripting imkanı ile Windows mukayese edilmez. Windows 'larda bazı adımlar atıldı ancak böyle bir özelleştirme imkanı, Linux 'ta çalışmaya alışmış adama sunabileceği bir artı değer yok halen. Yine mesela bir haftada kullandığım en az 3-4 farklı bilgisayar oluyor (ev, iş, laptop vs.), bir kere kurulmuş düzenim varken, "/home" klasörümü kopyalayarak (daha iyisi GITden sunarak) tüm bilgisayarlarımda aynı konfigürasyon ve alışkanlıkları sürdürebiliyorum, Windows da bu seviyede bir senkronizasyonum yok. Doğrudan Linux kullanmadığım sistemlerimde bile (Windows 'un tam bir oyun platformu olması nedeniyle) VM olarak bir Linux dağıtımı oluyor. Şimdi Bash desteğiyle belki Windows tarafında da bu ve daha pek çok mevzuda iyileştirme yapılabilir, ancak zaten yapılmışı ve iyi çalışanı varken bence gerek yok. Mesela bu yukarıda saydıklarımın bazılarını Windows 'da da yapabilirsiniz, Windows için de -bilmiyorum var mı- Docker kurulabilir, Bash terminalden yönetilebilir vs. ancak bununla uğraşmak bana Wine ile Crysis oynamak gibi geliyor. Yapılabilir ancak ben yapmam. (Crysis 'i yapmışlığım var ama) Dağıtım konusunda bence Linux 'a başlangıç için Ubuntu olabilir ancak alışıp iyi kullandığınız zaman Debian gibi daha esnek bir sistem tercih sebebi olur. Hem çok daha stabil, hem de "Minimal Install" şeklinde kurduğunuzda tam da ihtiyacınız olan kadarını kurdurabiliyorsunuz, sistemin tamamen "sizin" olması, makinenin performansına göre bir kurulum belirlemeniz mümkün oluyor.

Merhaba, 3DS hacklemek ve homebrew, cfw vs. çalıştırmak bir süredir mümkün. Detaylı anlatımlar reddit.com/r/3dshacking 'de var, donanımsal bir modlama veya kart vs. de gerekmiyor. Yalnız 11.0-33 sürümündekilerin, daha önceki sürümde olan bir başka 3DS 'den System Transfer ile önceki firmware 'i alması gerekiyor sürüm düşüp CFW yapabilmek için. Bu durumda, birkaç saat kullanmak için 11.0 (en son sürüm) olmayan bir 3DS 'e ihtiyacım var. Ücret, oyun veya ona da CFW yüklenmesi karşılığı kiralayabilecek biri olursa -isterseniz başında bekleyebilirsiniz de- iletişime geçebiliriz.

Nintendo 3DS. Yalnız versiyonu 11.0 çıktı, şimdi Super Mario 'dan başka bir şey oynayamıyorum aletle, öyle bekliyor.

Merak edenler vardıysa, Voksi adında bir Bulgar cracker Denuvo 'yu kırmayı (daha doğrusu kandırmayı) başarmış, Denuvo korumalı oyunlar birer birer torrente düşüyor şu sıra.

KAT gitti diye bu kadar üzülünecek bir şey yok yahu. Eski dost Thepiratebay.org var. Şimdi .org, yarın bakmışsın başka bir domain olmuş, yılmıyor adamlar.

Qt ortamda PyQt, henüz çok kurcalamadım ancak GTK için Glade bir seçim olabilir. Bir de tamamen farklı bir yaklaşım olarak, web teknolojilerini temel alan Electron, Python ile uyumluysa bir şans verilebilir, Atom Editor vs. gibi bazı orta-çaplı yazılımların arayüzünde kullanılıyor.

Daha önce yazdım mı bilmiyorum ancak, denemediysen: https://www.sublimetext.com/3

Ben takip etmiyorum monitörleri. Bu hafta gaza gelip 27" 1440p olsun, taştan olsun alıcam dedim, fiyatlar 1500TL civarından başlıyor. 1500TL altında ya 1440p yok, ya da olanlar gudubet (27" 1080p 'yi ne yapayım, veya küçücük 1440pler) Eh. 2 tane 23,5" 1080p monitörüm var Acer 'ın, TN panelli dandik falan ama ikisini 500 liraya almıştım zamanında Vatan 'dan. Şimdi 1000 liraya 27" 1440p bulamıyorum. Sebepler ortada tabii ona diyecek yok da, bu fiyata ortalama bir monitör alıp mutlu olmam şahsen.

Genel olarak dandik biliyorum ben de bu markayı. Yine de fikir vermesi açısından, evde PC 'me sürekli takılı duran bir Trust BT dongle 'ım var, Vatan 'dan almıştım. Bir sıkıntı yaratmıyor, hatta Wiimote ile falan sıkıntısız kullanıyorum, pişman etmedi aldığıma.

Doom: çünkü Quake-tarzı fast-paced FPS'leri seviyorum, alternatifi de yok bu tempoda. Böyle sağlam bir IP mevzu olunca en ufak şeyde eleştiriler sert oluyor tabii, ama biz bunun leaked Alpha 'sını bir grup arkadaş olarak oynadık, birkaç senedir böyle keyifle FPS oynamamıştım. Mutlaka oynarım bunu. BF1: Temanın orijinalliği ve IP 'nin sağlamlığı yeter, daha trailerda sattılar bana oyunu. Çıkınca bir sürpriz olur, felakete dönüşmezse mutlaka oynanır. Overwatch: Benim için bu üçlüde en zayıf halka ama, bunu da keyifle oynuyorum şu sıra. Dünyası, kahramanları, temposu çok iyi, Valve 'a kalsa 100 sene devamını getirmeyeceği TF2 'nin devam oyunu. Diğerleri için zerre beklentim yok. Battleborn, Overwatch tarafından boğulursa anlamı kalmaz, CoD için zaten yorum dahi yapmıyorum.

http://arstechnica.com/gadgets/2016/05/nvidia-gtx-1080-1070-pascal-specs-pricing-revealed/ GTX 1080, Nvidia claims it's twice as fast as the Titan X and three times as energy efficient—it even says it's faster than dual-SLI 980 setup. Fiyatlar artmış, 1080 için $600.