leventyurt

Dark, tavsiye edebilirim. Çoğunlukla karanlık yağmurlu ortamlarda geçiyor. Durağan gibi geliyor fakat kesintisiz izleme isteği uyandırdı bende. Alman yapımı, ingilizce dublajı da olmasına rağmen orijinal dilde ve (almanca bilmediğim için) altyazılı izledim. Zevkliydi.

Panoramik fotoğraf için Hugin kullanıyordum zamanında, drone ile çekilen fotoğraflar birleştirilirken farklı bir yöntem olması gerek mi bilmiyorum ama aynıdır sanıyorum. Şuradaki Hugin açıklaması işe yarayabilir, 2010 yılında yazılmıştı. Şimdiki Hugin versiyonu daha bir kolay diye biliyorum. Farklı platformlar için sürümleri var. Bir örnek de ben paylaşayım, Lawnmower'ın D40'ı ile çektiğim 14 adet fotoğrafın birleşmiş hali; tabii orijinali 3200x22950 - 300dpi olan fotoğrafı ekleyebilmek için ufaltmak zorunda kaldım. Adana'nın Büyük Saat'i.

50Mbit limitsiz 100GB indirme ve 50GB yükleme kotalı 74,90TL'lik Süperonline Fiber (görünümlü bağlantı) kullanıyorum. Bu ay, ayın ortasında hem yükleme hem de indirme limitimi doldurdum ve anında hız 3Mbite düştü ve fakat bugün sabahtan itibaren hız 16Mbite yükseldi. Derhal kontrol ettim, abone olduğum pakette hiçbir değişiklik yapılmamış ve AKKleri doldurduğum için hız halen azaltılmış görünüyor. AKK'lerden bahsederken doldurmak mı yoksa bitirmek mi demeli tereddütte kaldım.

Fiyatlara direkt yansıtmışlar gibi görünüyor. Telefonlardaki %8 indirim mesela; iPhone 7 plus 256GB modeli normal fiyatı 4.599,00TL iken, şu an 4.231,08TL olarak görünüyor.

Evet, aynı usb bellekten 2 tane alıp bir tanesini arkadaşıma vermiştim, kendime ayırdığım tam hızda çalışırken arkadaşıma verdiğim malesef benimkine göre yavaş kalıyordu. Bir de şu var, sırf ucuz diye ala ala ev usb bellek cennetine döndü.

Yahu şu benzetmeyi yapan bir ben miyim?

Kara Cisimler ve Kuantum Kedileri Adı belki itici ama fizikten korkanların okuması gerektiğini düşünüyorum.

Maalesef böyle olması ulaşımı zorlaştırıyor. Çünki: Adana çukurova.

11.22.63 Güzel bir mini seri; daha önce tavsiye eden olduysa, aslını yaşatıyorum sayın

Ben sabah 8:50de BİMin önündeydim, benden başka 0 kişi daha vardı, 9:00da market açıldı, süzüle süzüle içeriye girdim, koklaya koklaya 2 kupa, 1 banyo ve 1 el havlusu, 1 de yeşil çantadan aldım, alırken yanıma kulağında telefonla bir teyze geldi, "oğlum hankisinden aliim?" diye sordu, siyah darthwader kupasını verdim, aldı ve telefondaki kızına da "gızım, üzerinde böyle hayalet gibi bişey olandan aldım" diyerek beni yardı; arada qwerty'nin o audiye binen arkadaşı da gördüm, ağzındaki sigarasıyla pek bir james bond'a benziyordu. Marketten çıkarken, çalışanın "abi bu ney, filim mi ney?" demesiyle de ölesim geldi. Neyse, saat 15:00 gibi aldığım kupanın bir tanesinin ağız kısmında bir zede farkettim ve uçarak aynı bime tekrar gittim, dedim ki "şunu bir değiştirebilir miyim?", "abi hiç satılmadığı için başka mağazaya gönderiyos" dediler, neyse ki kolileri kapatmamışlardı da içerisinden alıp değiştirdim. Sordum, ben ve o teyzeden başkası almamış. Dünya kadar da ürün vardı halbuse! Yani; başka bir bimde dün akşamdan ayırttığım 4 tane kupayla beraber güzel bir harcama oldu Yalnız çantalar çok mis kokuyor, zamanla geçeceğini tahmin ediyorum.

Başka bir forumdan Tarık ağabeyin uyarısıyla gittigidiyor'dan 38,90TL'a Windows 8.1 pro retail lisansı aldım (deneme amacıyla). Microsoft'un indirme aracıyla iso indirip hem USB'ye hem DVD'ye attım. Sonra usb'de tertemiz kurulum yaptım, lisans numarası güzelce çalıştı, tam windows 8.1 pro açılacaktı ki "size windows 10 verelim" yazısı belirdi ekranda, "everything is a little little..." neyse, güncelleye dıhladım ve güncelledi (işte o anda parayı satıcıya aktardım). Şu anda da, yeni güncellenmiş, aktifleştirilmiş o windows 10 denen canavardan yazıyorum. Kürekli Windows 8.1 kullanıp Windows 10'a geçenlerin masaüstünde, ben diyeyim 3 hafta siz deyin 3 ay sonra bir yazı çıkacak ve sinir bozucu aralıklarla lisans al lisans al uyarısı verecek, bir süre daha lisanslama yapılmazsa da, her açılıştan sonra bir süre çalışıp, bilgisayar kendisini kapatacak diye biliyorum. Edit: Yalnız bilgisayarı açmak için illaki hotmail şifremi girmem gerekiyor, bakalım çözümü var mı? Edit2: Windows 10 oturum açma ekranını atlamanın çözümü en kısa yoldan şöyleymiş: Win+R > netplwiz > Enter açılan ekrandaki Kullanıcı bu bilgisayarı kullanmak için bir ad ve parola girmelidir seçeneğini kapatmak yeterli.

Nöronlarımı cilaladım, dörtgözlüğümü giyindim, pek yakına doğru yoldayım.

Zamanında bütün disketlerimi Pcye aktarmıştım, sapasağlam ve yedekliler, ama emülasyon tat vermiyor, gerçek makine, gerçek disket sürücü sesi, bir de amiga joystickleriyle oyun oynamak ayrı bir zevk çıt çıtır çıt çıt. Bu arada, adanada olup da sağlam bir workbench disketi emanet verecek kimse var mı?

Golden axe oynanmaz mı hiç, Super Frog da efsaneydi ve Silk Worm'a da az saatlerimizi vermedik, lakin Another World adındaki oyun resmen çığır açmıştı, ağzımız açık kalmıştı bir müddet. Walker'ı da mutlaka not etmeli, bir el farede bir el klavyede oynanan, gördüğüm (hatta o an 2 kişilik zannettiğimiz) ilk oyundu, octamed'le yapılmış 32 kanallı müziklerini de unutmamak lazım. Silk Worm'dan sonra birden SWIV çıkmıştı, Silk Worm IV, o ne dedik biz ne zaman atladık 2'yi ve 3'ü, meğersem o IV, roma rakamı değil kısaltmaymış, oyunun adı da zaten Silk worm değilmiş, "Special Weapons Intercept Vehicles" imiş miş miş miş de miş miş miş. Bu arada, halen çalışan 1MB ram'li Amiga500'üm var, başlığı görünce bir çalıştırayım da Yoe Joe oynayayım dedim, disketleri çalışmayınca Lotus III oynamaya karar verdim, lakin disketlerimin hepsi bozulmuş, hepsi derken hepsi, yani Amiga Explorer disketlerim dahil, workbench falan hak getire, acım büyük. Ekteki amiga modul'ü de benim için efsanedir, bizzat ben ripleyip PCye aktarmıştım zamanında. Winamp ile dinlenebilir. manic electric.zip

Ben bıraktım bile. İyiden iyiye uyuşturucu bağımlısı cracker dizisi oldu çıktı. Mr Robot'dan da bir hareket göremedik o da ayrı bir tın.

Bugün mediamarktta Zenfone2'yi biraz bandikledim; Söyledikleri gibi bir kamerası yok, kör değil ama çok iyi de değil. Ekranın parlaklığını biraz arttırmak istedim, meğer en yüksek değerdeymiş, cebimdeki diğer telefonla yan yana tutunca açıkça farkettim ki, ekranın kontrastı düşük, ışığı az, ayarlara bakamadım detaylıca ama başkaca bir ayarla kontrast ve ışık değişmiyorsa, güneş altında problem yaratacak hissi verdi. Sırf bunlar yüzünden almaktan vazgeçtim. Lakin fena hızlı çalışıyor kerata, kullandıkça şişmezse eğer hızı iyi, 4GB bellek de cabası.

Samurai Champloo şahane komik bir dizi. Tavsiye. Basilisk ise çok ciddidir, kan davası aromalı dizidir. Tavsiye. Bleach ise, kaç tane filler girdiğini sayamadığım, izleyeni kah alıp götüren kah yerin dibine sokan güzel bir anime dizi. Tavsiye. Ghost in The Shell'de de arada sıkan bölümler var fakat matrix'e ilham kaynağı olmuş bir dizi. Tavsiye. Death Note, malesef sonradan inanılmaz can sıkan bir diziye dönmüştü, buna rağmen sinema filmlerini de yapmışlardı, ilk sezon dışında tahammül sınırlarını zorlar. Belki. Film olarak listemde birinci sırayı açık arayla savunan Howl'un yürüyen kalesi var. Kesin Tavsiye. Bir ara TRT'nin de yayınladığı ispanyol animesi Nocturna'da güzel bir film. Tavsiye. Bu saatte bunlar süzüldü aklımdan, sonrasında akıl sarayımda bir dolaşıp listeyi sündürebilirim.

Gangsta. İlk bölümü yayınlandı, az önce izledim, güzel anime, müzikleri Samurai Champloo'nunkilere yakın. Devam bölümleri de ilk bölüm gibi olursa, nurtopu gibi bir takibimtrak dizi daha olacak.

Evlenirken (2011) bütün beyaz eşyalarımı BOSCH marka almıştım (o sıralar "levent bosch'almış" tarzı espriler yürümüştü) Şu ana dek, kayınannemin sürekli kapısını açık bırakma huyu nedeniyle buzdolabımızda oluşan arıza dışında bir sorun yaşamadık. o zaman da, internetten hemen arıza başvurusu yapmıştım, akşama servis arayıp gelmiş ve arıza tespiti yaptıktan sonra, buzdolabının neredeyse her kısmından bir parça değişmesi gerektiğinden, değişecek parçaları sipariş edip 2 gün sonrasına tekrar randevu almış, 2 gün sonra da hemen tamir etmişlerdi, hiç bir ödeme talep etmemeleri ve servis elemanlarının sıcakkanlı olmaları bende bir çikolata efekti yaratmıştı. #EK: Mağazada mutlaka pazarlık yapın, beyaz eşyada pazarlık olur mu diye düşünmeyin, çatır çatır oluyor, kendimden biliyorum. #Takıntı: Milat; birşeyin başlangıcıdır, sizin anlatmak istediğiniz ise miat, yani bir nevi son kullanma tarihi

The 100, ilk sezon finali gibi yine herşeyi sıfırlarcasına 2. sezonu tamamlamıştı. Üçüncü sezonu dört gözlüğümle bekliyorum ben de, özellikle de... neyse spoiler kaçırmayayım

Jonathan Strange & Mr Norrel. Napolyon savaşları zamanında geçen ingiliz dizisi, büyücülükle ilgili ve fantastik, ilk bölümünü az önce izledim, durağan bir yapısı mı var ben mi sürüklengeçim bilemedim. 4 bölüm yayınlanmış, her ne kadar pek sevmediğim Eddie Marsan başrolü paylaşsa da, kalan üç bölümü de hemen doğrayıp tabağa koymayı planlıyorum.

Eğer hayata geçirilebilirse 3-5 tane alıp, filizlenmesini beklemeyi planlıyorum. Sonrasında da hobi projeleri için hem ucuz hemi de bereketli bir denek olacağını düşüyorum, sanırım. Raspberry ve Arduino'nun pabuçlarının birer tekleri damı boylayabilir dedikten sonra uzaklaşıyorum; Dünyanın ilk 9$'lık bilgisayarı: CHIP

"Silicon Valley" ben de izliyorum, bazen aroması salaklığa kaçan ama karakterlerin tuhaflıklarıyla izleten bir dizi. İngiliz dizisi sevenlere bitmiş bir dizi tavsiye edeyim; "Black Books", ingiliz dizisi ona göre. Gerginix Bir de anime sevmeyen Lawnmower için "Is it wrong to try to pick up girls in a dungeon?" adında (kopyala yapıştır yapmadan yazdım), tırtlığın sınırında gezinen ama sanki gittikçe azar azar lezzetlenen, bol göğüslü ( )), level atlamalı bir anime var. Tavsiye ediyor muyum; 5/10. "Basilisk", "Death Note", "Shingeki no Kyojin" adlı ciddiyet yoğun, "Samurai Champloo" adlı mide gurultulu anime dizilerini de tavsiye edebilirim. Matrix'e esin kaynağı olan "Ghost in the Shell" de en üst raftadır. Konu diziler ama anime demişken miyazaki'nin "Hauru no ugoku shiro"su izlenmesi mecburi bir anime filmi diye not almadan edemedim. Bildiğiniz "Howl'un yürüyen kalesi", nasıl, esrarengiz olmadım mı japonca yazınca iie! Kukla dizi "Mongrels", yine ingiliz, gülmeyene download iadesi yapıyorlar. ) Ayrıca "Misfits" adlı, ahlaksızlık içeren ingiliz gençlik dizisini de tavsiye ederim, yalnız aşırı sokak ağzı ingilizcesi konuşuyorlar, kulaklarınız kanarsa bana kızmayın. Şöyle diyeyim; alofdya dendiğinde, i loved you anlamanız gerekiyor. "Mr. Robot" konusunda her birinize ayrı ayrı katılıyorum. 2000'deki Battlestar Galactica, Starbuck, ah starbuck ah! JUMP

Kaptanın gereksiz bilgisine ek, yıl ikibin on beş; Peki; bu muz normal muz mu zenci muzu mu; muzun metrik ölçümleme sistemindeki konumu ve rolü nedir, üretilecek bu bilgisayarcık muz aromalı mı olacaktır?