Leaderboard


Popular Content

Showing most liked content on 06-05-2024 in Mesajlar

  1. 13 likes
  2. 11 likes
    aracın mekaniğini %99 bitirdiğim için artık kozmetiğe sıra geldi. çok iyi bir kaportacı ile konuştum, sıra bekliyorum. sıram geldiğinde kaportayı düzelttirip (ufak tefek ezikler büzükler çürükler çatlaklar vs.) komple boyaya göndereceğim. ondan sonra mission accomplished. boyasını da yıllardır çalıştığımız ve işçiliğini çok sevdiğimiz bir ustamıza yaptıracağım. araç kendi aracım olduğu için, satmayı düşünmediğim için ve boyanın kalınlığı gibi gereksiz takıntılarım da olmadığı için olabildiğince kalın attıracağım. hatta çift kat vernik geçirteceğim üstünden. ondan sonra 20 sene boyunca her ay pasta cila yap o vernik erimez. tüm malzemeler hazır. bmw'nin fabrikada kullandığı orjinal verniği aradım buldum servet bayılıp aldım. parlaklığı ve kalitesi aracın fabrikadan çıktığı ilk günkü gibi olacak.
  3. 2 likes
    Şehirlerarası yolda V8 ile o sarfiyattan iyisi için arabayı çekiciye yüklemek yada iterek götürmek lazım herhalde.
  4. 2 likes
    3,5 yıl önce kasko yaptıracakken baya yüksek fiyatlar çıkmıştı bana. 3 bin liranın üzerinde rakamlar dolar o sırada 5,5 lira seviyesindeydi. 1200 lira civarına ekonomik kasko yaptırmıştım Axa'dan. İyi ki yaptırmışım. Bir kaza atlattık. 80 binlik olduk. İkame araç falan yoktu ama öyle bir durumdan kasko sayesinde iyi yırtık. Geçen kasımda da 10 bine yakın bir para verdim, ama aracın değeri zaten 750 bin civarı. Aslında aracın değerine göre garip değil. Biz çok hızlı yoksullaştık.
  5. 1 like
    Yönetmen baharatın öneminden çok "liderlerin peşinden körü körüne gidilmemesi gerektiğinin ve liderlerin de birer insan olduğunun" altını çizmeye çabalıyor aslında. Kitapları okurken Herbert'in aslında vurgulamak istediği şeyin bu olduğu çıkarımında bulunmuş ve aslına bakılırsa yanlış da değil. Filmlerdeki tek sıkıntı, bütün konuya sadece bu gözlükle bakıldığında kitabın geri kalanının yeterince anlatılamaması. Evet insanlık tarihi boyunca peşine düşülen bir çok büyük lider insanların burnunu boktan çıkartmayan, insanlıktan nasibini almamış devasa acılara imza atmış liderler. Frank Herbert de bunu vurgulamak istiyor aslında Paul karakteriyle. Durum Paul'ün oğlu Leto II ile bambaşka bir noktaya evriliyor 4. kitapla birlikte ancak işin sadece bu kısmına odaklanınca da kitaptaki kanon bir miktar göz ardı edilebiliyor. Villeneuve'ün çekmek istediği son filmin 2. kitap yani Dune Messiah olmasının sebebi de bu. Bu kitapla birlikte (büyük ölçüde) Paul'ün acımasız Tiran rolü son buluyor. Arkasına dinin çahil ve acımasız gücünü alan büyük liderlerin insanlara ne büyük acılar çektirebileceğine dair örnek hikayenin en azından ilk bölümü bu şekilde son bulmuş oluyor. Bu da sanırım Villeneuve için yeterli. Yine de yönetmenin kitabı sinemaya aktarma çabası takdire şayan. Elbette eksikler veya kendine göre yorumlamalar olacak, bu kaçınılmaz, fakat gönül isterdi ki baharatın önemi daha net vurgulanabilsin. Villeneuve'ün diğer filmlerinden de gördüğüm kadarıyla konularda odak noktası olarak en ön planda aile ilişkileri, aile bağları ve bu bağların özellikle de soy, kan ve akrabalık değerleri ön planda. Burada da yine bu noktalara önem vermiş aslında. Kendi karakterini bu şekilde yansıtıyor filmlerine de tahminen. Baharatın Arrakis tekelinden kurtarılma çabaları, soluncanların başka gezegenlere taşınıp üretimin oralarda denenmesi uğraşları uzunca bir süre boyunca olumsuz sonuçlansa da hikayenin ilerleyen kitaplarında iş değişiyor. Aslında bu olayın emarelerine ikinci kitapta değinildiği için Villeneuve'ün de 3. filmde buna değinmesi, hatta altını kalın çizgilerle çizmesi bence kaçınılmaz. "Teknoloji bu kadar ilerlemişken neden kullanılmıyor" söylemlerine cevaben de şunu söyleyebilirim. Gelişmiş teknoloji dediğimiz şey uzayı büken ve büyük mesafeleri "hareket etmeden" kateden uzay gemilerine sahip olmaları mı? Eğer öyleyse bu teknolojiyi Profesör Holtzman'a borçlular. Holtzman da aslında Norma Cenva adında cüce bir kadının zekasına teşekkür etmeli bunun için çünkü aslında mucit o iken bunu ondan çalıyor resmen. Tıpkı Adison ve Tesla arasındaki hikaye gibi yani. Evet büyük bir önem arz ediyor ama aslına bakarsanız ellerindeki en büyük teknoloji de bundan ibaret. Lazer silahları bugün kullandığımız lazerden biraz daha fazla gelişmiş durumda. Konusu açılmışken ciuv ciuv ateş eden gerçek dışı lazer silahları yerine gerçekte nasıl olabileceğine dair son derece gerçekçi bir lazer teknolojisi resmedilmesi de filmdeki güzelliklerden birisi. Süspansörler, vücut kalkanları vs. gibi teknolojiler dışında çok da fazla bir şey görmüyoruz kitapta aslında. Sonuçta "insan gibi düşünen bilgisayar yapmayacaksın" düsturuna sadık kalınması yüzünden bilgisayar kullanımı yok bu evrende. Dikkat ettiyseniz ornithopterların kumandaları da tamamen düğmelerden oluşan analog bir yapıda. İşte bu yüzden de "teknolojiye dayalı olmayan" bir hayatları var aslında. Yoksa şu soru da rahatlıkla sorulabilirdi. "O kadar teknolojiyle baharatın moleküler yapısı analiz edilip neden sentetik üretim yapamıyorlar?" Sebebi bu işte. Aslına bakarsanız bu konuda da hikayenin ilerleyen safhalarında değişimler olacak tabii. Çok ileride olacak bunlar. Daha fazla konuşmayayım Eğer neden "insan gibi düşünen bilgisayar yapmayacaksın" diyor bu adamlar ve neden buna körü körüne bağlılar diyecek olursanız Butlerian Jihad'ı ve ondan sonraki iki kitabı okumanızı tavsiye ederim.
  6. 1 like
    ikame arac olayi tam bir rezillik zaten. olmasin daha iyi bence. 2 kez ikame almisligim var. kaskolardan biri mapfre oteki de sompo'ydu galiba. birinde agzina sicilmis, gitmeyen, klimasi calismayan bir linea digerinde de sagi solu yamuk yumuk egea verdiler. ikisinde de depo bos geldi. tam olarak depoyu bos sekilde araci geri veremeyeceginizi bildikleri icin boyle bir mini cakallik yapmislar. yok orasi teslim noktasi degil ikame araci oradan geri alamayiz, yok aracin surasinda bu hasar yoktu (egea) vb. cekilecek cile degil ikame olayi