Leaderboard
Popular Content
Showing most liked content on 27-08-2022 in Mesajlar
-
13 likes
2004 Sonata elden geçirme.
Trexxx and 12 others liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA
UYAR! Bu yazı kabus gibi bir tamirat sürecini içerir. Bugün anten çubuğu nihayet elime geçti ve hemen tamir işine koyulayım dedim. Önce evde tamir edebilmem için 12v'luk bir güç kaynağına ihtiyacım vardı. Bu antenleri ben normalde bildiğiniz 12v 7 ah ups aküleriyle çalıştırıyordum ama maalesef elimdeki tüm aküleri tek tek denedim ama hepsi ölmüş. Ayarlanabilir bir basit adaptörle yapabilir miyim diye baktım ama amper değeri çok düşük olduğundan hiçbir işe yaramadı. Kara kara düşünürken aklıma birden evdeki rgb led şeritleri bağladığım 12 v'luk adaptörler geldi ve güç sorununu o şekilde çözdüm. Tamamdır artık sorun kalmadı bir iki saate halletmiş olurum diyordum içimden. Ama nereden bilirdim bir tamir işinin bu kadar aksilikle devam edeceğini... Daha işin başında anten motorunun kasasını sökmeye başlamıştım ki kalan son bir somun ben çevirdikçe kendi yerinde boşa dönüyordu. Onu yaptım, bunu yaptım yok. Bana mısın demiyor. Somunun vidalandığı parçanın başı vida gibi değil. Başı düz. Kargaburun gibi birşeyle bir yandan o kısmı sıkarken somunu çevirsem açılacak. Ama işte o vidalı kısmın başı plastik içine gömülü. Herhangi birşeyle kavramama imkan yok. Haliyle sinirlerim tepeme geldi. Sonunda başlarım lan bu işe deyip, aldım elime çekiçle ıskarpilayı kontrollü bir şekilde daldım plastik kısma. İnce uçlu kargaburun kavrayabilecek kadar yaraladım plastiği ve oldu. Sırf bu somunu çıkarabilmek için abartmıyorum yaklaşık 5 saat harcadım. Ama sonunda kasayı açabildiğim için keyfim yerine geldi. Artık başka ne sorun çıkabilirdi ki... Sıra kasa içindeki pislikleri vs temizleyip, çarklara, hareketli parçalara gress yağı sürmeye gelmişti. Hemen hallediverdim. Metal çubuğu da motorun gri borusundan geçirip, çubuğun plastik kablosunun başını yerine oturttum mu iş bitecekti. Çok beklersin. Bu dediğimi yapabilmek için motorun kasasına bir vida ile tutturulmuş en dış gri boruyu sökmem gerekiyordu. Vidasını söktüm, boru milim oynamıyor. Çekiyorum olmuyor, döndürüyorum olmuyor. Öyle bir sıkı ki o borunun yerinden çıktığını bilmesem bunu sabit yapmışlar derim, sırf anten çubuğuna orjinal diye verdiğim 640 liranın içime oturmasıyla işi bırakır giderim. İngiliz anahtarıyla sıkıp döndüreyim diyorum boru eğilmeye başlıyor. Çekiçliyorum hiç bir kıpırdama yok. Wd40 sıkıyorum belki araya nüfüz eder diye o da yok. Kafayı sıyırmaya az kaldı. Baktım olmayacak çekiçle bu sefer ince düz bir saatçi tornavidasını elime aldım. Boruyla kasanın birleştiği noktadan plastikle borunun arasına tornavida ucunu çekiçleyerek sokmaya başladım. İlk denediğim kısımda yine ufak bir yerden plastik kırıldı. Tam aksi yönde aynı işlemi bir daha yaptım ve plastiği biraz daha kırdım. Boruyu kavrayan plastik yüzey biraz azalınca başladım zorlamaya ve evet kıpırdadı sonunda. Zorladım zorladım ve nihayet çıktı. Borunun o kısmı nasıl bir oksitlenme yaptıysa plastikle akraba olmuşlar. Bu kısım da 5 saatimi çaldı. Evet anten çubuğunu poşetinden çıkarıp bu aşamaya gelmek 10 saatime mâloldu. Artık tecrübe edinmiştim. Bir işi nihayete erdirmeden artık bitti demeyecektim. Şimdi hangi zorluk çıkacak diye korkuyla bekliyordum artık. Bir yandan 640 lirayı boşa mı harcadık acaba, bu kadar aksiliğin üzerine anten çalışmazsa ne yaparım falan diye düşünerek plastik kabloyu haznesinin içine doğru sarmaya başladım. Haznenin gerekli yerlerine yine gress yağı sürdüm ve yerine oturttum. Sadece kasayı kapatmak kalmıştı. Vidaları tek tek yerlerine nazikçe oturttum ve işin başındaki ilk şoku yaşatan somun kaldı yine en sona. Somunu elime aldım yerine oturtacam, ellerim gress'ten dolayı biraz kaygan... Somun pırtı verdi parkeye düştü. Bir sıçrama sesi duydum sonra bir çarpma ve en son yere düşme sesi. Sakinliğimi bozmadan yakın gözlüğümü çıkardım, aşağıya baktım, göremedim. Koltuğumdan kalktım yere eğildim baktım yok. Yok, yok, yok, bulamıyorum. Kafayı gerçekten sıyırma noktasındayım. O tarafta çeşitli adaptörlerin olduğu amazon kutusu vs var. Bakıyorum, kutuyu boşaltıyorum yok ulan yok. Ulan göt kadar odada hemen dibime düştün de nereye gittin kahrolasıca somun. Seni somun yapana, başta oraya takana, anteni kırana, 300 liraya komple yeni universal anten alıp takmayan kafama sövüyorum da sövüyorum. Artık kafa uçtu. Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi gibi tekerlemeler falan söylüyorum. O derece yani. Hanım korkudan birşey soramıyor, arada bir gelip kapıdan napıyor bu deli der gibi çaktırmadan bakıp gidiyor. Dedim bir sakinle Korhan! Zaten ter içindeyim dötümden bile ter akıyor. Git bir bardak soğuk cola koy kendine bir nefeslen. Sakince düşün. Bir somun küçücük odada düşüp nereye gidebilir? O an gözüm sehpasında duran gitara ilişti, rahatlamak için bir iki tıngırtadıyım diye uzandım ve o an yok artık dedim. Gitar deliğinden içeri girmiş olabilir miydi? Gitarı şöyle bir salladım ve tadaaaaa. Evet somun parkeden sekip gitarın içine girmişti. Yine başladım sövmeye... bu kadarı da olur mu diye sövüyorum artık. Aldım yerine taktım hemen şerefsizi. Masanın üstüne bakıyorum kesin unuttuğum birşey vardır falan diye ama yok hakikaten montaj bitmişti. Geriye bir tek 12v bağlayıp test etmek kaldı. Anasını satayım bu sefer de korkudan adaptörü prize takamıyorum. Çalışmayacak düşüncesi hasıl oldu. Bu sefer gittim kendime çay koyup geldim. Yaktım bir sigara. Bir adaptöre bakıyorum bir antene. Sigaram bitince korkunun ecele faydası yok deyip taktım adaptörün fişini prize. Motorun sesini duymamla anten çubuğun tavana doğru yükselişini gördüm. Sorunsuz şekilde, hiç teklemeden sonuna kadar açıldı anten. Acaba kapanacak mıydı; Sanki yarım gün anamı ağlatan kendisi değilmiş gibi de gayet cool bir şekilde kapandı pzvenk. Bu sahneden sonra çetin geçen, yolları tuzaklarla dolu, 12 saat süren bir tamir serüvenini başarıyla tamamlamanın verdiği huzurla aşağıdaki videoyu çektim ve sizinle paylaşmak için mutluluk gözyaşlarıyla yazdım bu satırları. Bir sonraki serüvende görüşmek üzere. https://www.youtube.com/watch?v=CyFBhSJml18&ab_channel=bmxunderground2 -
2 likesyahu siz yapmayın bari, imax experience denilen şey o. eskiden beri başlığında IMAX yazan filmlerde aspect ratio değişkendir. sinemada da, evde televizyonda da izleseniz görüntü -yönetmenin tercihine göre- bazı sahnelerde tam ekran iken, bazı sahnelerde daha dar bir ratio ile sunulur.
-
2 likesSadece ekonomik çöküş değil olay. Ruhen, kalben, aklen de bir çöküş var. Halk ya korkutulup sindirilmiş ya umutlu ama sahte bir bekleyişe sokulmuş ya maddi veya ruhani vaatlerle kandırılmış ya da ses çıkartmak istese bile azınlık ve dağınık bir şekilde bırakılmış halde. Ekonomik durumlardan çok daha önce ülkenin değerleri, Atatürk ilkeleri, milletlerarası itibarı ve geleceği ayaklar altına alınmaya başladığında çoğunluk olarak harekete geçilmesi gerekirdi. Sizi bilmem ama ben en azından bu heriflerin takkesi tamamen düşüp (daha ne olacaksa) ne mal oldukları inkar edilemeyecek şekilde ortaya çıksın ve bir daha tekrarlanmayacak şekilde bize acı bir ders olsun diye dişimi sıkıyorum fakat bir taraftan da dişi sıka sıka ülke elden giderken izleyip kalıyorum ikileminden de çıkamıyorum. Tahmin ediyorum benzer durumda olan çok insan var. Adamların dertlerinin sadece para olmadığını biliyorum. Siyasal islamın üzerine kurulduğu ve daha bir ilkokuldayken rahat rahat dile getirilen bir mitolojinin peşinden gidiyorlar. Normal okullarda okuyan benim gibi çocuklar bile bunu biliyorken imamhatiplerde veya kapalı kapılar ardında aile ortamlarında özellikle koşullandırılmış bir çok çocuk şimdi güç sahibi makamlarda oturtuluyorlar. Bu günlere hep planlayarak geldiler. "Bir gün tüm dünya müslüman olacak", "bilmem kaç yılında müslümanlar çoğunluk olacak", "gavur ülkeler hastalıkla, ekonomik zorluklarla, ahlaksızlıkla kıvranacak ve islam devletleri dünya üzerinde tek başına söz sahibi olacak" gibi benzer daha bir çok beyin yıkama materyaliyle büyütülen bu çocuklar şimdi Türkiye üzerine çöreklenerek bir taraftan kendi ceplerini dolduruken diğer taraftan da bahsettikleri siyasal cihat için parasal hazırlık içine girdiler. Ülkenin maddi ve manevi olarak kanını sömürüp kendi mitolojik hayallerini gerçekleştirmede kaynak olarak kullanacaklar. Yani iş sadece "ülkeyi soyup soğana çevirdiler aga" olayı değil. Bunlar daha iyi zamanlarımız. Hem de gelmiş geçmiş en büyük dahi bize 100 yıl önce bunların olacağını bir bir söylemişken biz de ağzımız açık izliyoruz bunların yaptıklarını. Ülkemize biz sahip çıkmadığımız için hırsız geldi ve çöreklendi, daha da kötüsü kendisi sahip çıkarak 100. yılı kutlarken de "aslında bu ülke islami temeller üzerine kurulmuştu ve 100. yılda bu amacımıza çok şükür ulaştık" diyip rejimi değiştirecekler. Biz izleyelim daha ağzımız açık...