Leaderboard


Popular Content

Showing most liked content on 08-12-2020 in Mesajlar

  1. 10 likes
    Belki hatırlarsınız birkaç gün önce 3 savaş gemisi modeli daha doğrusu die-cast’i paylaşmıştım. Armadayı biraz daha büyütmeye karar verdim ancak bu sefer seçtiğim gemiler tarihimizden bizlere dokunan gemiler olsunlar istedim. Bunları bulabilmek biraz zor oldu aslında. Çünkü bu versiyon modellerin üreticileri farklı ve artık yoklar bildiğim kadarıyla. Haliyle bu modeller diğerlerine nazaran daha pahalılar çünkü biraz antika biraz da koleksiyon sınıfına giriyorlar. Bende kendim için ayırdığım hobi bütçemi bu seferlik bunlara harcamaya karar verdim. Bu arada tüm modeller yine 1:1250 ölçeğinde. Ancak boyut olarak ilk paylaştığım devasa savaş gemilerine kıyasla daha mütevaziler o yüzden bu modelleri kurşun kalem ile değil tombow 0.5 kalem ucu ile kıyaslamaya karar verdim. Diğer modellerden farklı olarak bu modeller tümüyle metalden yapılmışlar. İlk model, tarihimizde oldukça önemli bir yer tutan bir gemi. Hamidiye Kruvazörü. Sultan 2. Abdülhamit zamanında donanmaya katıldığı için bu adı almış. Kıdemli Yüzbaşı Hüseyin Rauf Bey (Orbay) komutasındaki Hamidiye Kruvazörü’nün Ege ve Akdeniz’de oldukça güç koşullarda gerçekleştirdiği yedi buçuk ay süren Akın Harekatı, Genel Deniz Harp Tarihi açısından bu tür harekatın emsalsiz örnekleri arasında gösterilme. Hatta bu Akın Harekatı, Birinci Dünya Savaşında Emdem ve İkinci Dünya Savaşında Scanhorst ve Bismark gibi Alman korsan kruvazörlerine ilham kaynağı olmuştur. Bu harekat, gemisiyle birlikte bir komutanın, yeterli lojistik destek sistemi ve üs imkânları olmaksızın tek başına planlayarak gerçekleştirdiği, gerektiğinde tarafsız ülkeleri de kapsayan uluslararası hukuk kurullarından en iyi şekilde yararlanarak lojistik destek sağladığı, son derece başarılı aldatma taktiklerinin uygulandığı parlak bir deniz harekatıdır. Ayrıca Osmanlı Devleti için son derece kötü geçen Balkan Harbi’nde belki de parlayan tek yıldız olmuştur da denilebilir. Bu gemiye aslında Yüzen Anıt da demek gerekir. Ne yazık ki bu anıt, 1966 tarihinde sökülüp parçalanarak yok edilmiştir. Böyle büyük emanetleri koruyamamış, bugüne kazandıramamış olmamız, tarihiyle övünen bir millet için ne acınası, ne trajik bir cilvedir.. (wikipedia ve ekşi sözlükten alıntıdır) Bu gemiyi tıpkı Amerikan USS Missouri Savaş Gemisi gibi yüzen bir müze yapmamız gerekirdi. İkinci model, Dünya’da bilinen adıyla HMS ERIN, ancak bizim için onun adı Reşadiye Dretnotu. Osmanlı Donanması için planlanan ve 1910'larda İngiltere’den her biri için 2.5 milyon sterlin bedelle sipariş edilen iki adet dretnot savaş gemisinden biridir. Sınıfın tasarımı İngiliz King George V sınıfının tasarımına dayanmakta olup kapsamlı geliştirmeler yapılmıştır. İlk gemi olan Reşadiye 1911'de kızağa konulmuş ve Ağustos 1914'te tamamlanmıştır. Tamamlandığında gerek ateş gücü gerekse de teknolojisi ile dönemindeki en iyi savaş gemilerinden biri olmuştur. Planlanan iki gemiden yalnızca Reşadiye tamamlanabilmiş, ona da I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine teslim edilmeden hemen önce Büyük Britanya tarafından el konulmuştur. Bu durum Osmanlı halkının tepkisini çekmiş, Osmanlıların I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletlerinin yanında girmesinde oldukça etkili olmuştur. Bu gemilerin siparişi için sağlanan meblağ Donanma Cemiyeti tarafından Osmanlı halkından toplanan bağışlarla tamamlanabilmişti. Osmanlı halkı bu gemi için tavernalarda, kahvelerde, okullarda, pazarlarda bağışlar toplamış, haliye Ingiliz’lerin gemiye son dakikada el koymaları herkesi çok fazla üzmüş ve sinirlendirmiş. (Parasını ödeyip de alamamak, hikaye tanıdık geliyor değil mi? Bkz. F35 Savaş Uçağı) Her ne kadar bizden gasp edilmiş olsa da bu gemi İngilizlere de aman aman bir hizmet etmiş değildir. Adam akıllı bir başarısı bulunmayan HMS ERIN 1. Dünya savaşının bitmesinden bir müddet sonra genel silahsızlanma antlaşması çerçevesinde parçalanmıştır. Bu gemiyi Rauf Orbay’ın komutasında görebilmiş olsaydık kimbilir ne efsaneler yaratırlardı. Üçüncü ve Dördüncü Modeller ise aslında hepimizin bildiği muhteşem ikililer: SMS Goeben ve SMS Breslau yani bildiğimiz adlarıyla Yavuz ve Midilli Zırhlıları. 1912'de SMS Goeben, hafif kruvazör SMS Breslau ile birlikte Akdeniz Tümeni'ni (Mittelmeer Division) oluşturdu ve Balkan Savaşları boyunca Akdeniz'de devriye görevi üstlendi. 28 Temmuz 1914'te I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Goeben ve Breslau İngiliz Akdeniz Donanması'nın takibinden kaçarak İstanbul'a ulaştılar. İki gemi 16 Ağustos 1914'te Osmanlı Donanması'na verildi. SMS Goeben, Osmanlı hizmetine girdiğinde Yavuz Sultan Selim veya kısaca Yavuz adını aldı. 1936 yılında adı resmen TCG Yavuz("Türkiye Cumhuriyeti Gemisi Yavuz") olarak değiştirildi. 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşını İstanbul'dan İzmit'e taşıdı. Yavuz, 1950 yılında hizmetten çekilene dek Türk Donanması'nın amiral gemisi olarak görev yaptı. TCG Yavuz, Alman hükûmetinin Türkiye'nin gemiyi geri almaları teklifini reddetmesinin ardından 1973-1976 yılları arasında söküldü. Alman İmparatorluk Donanması tarafından inşa edilen gemilerin en son söküleni olan Yavuz, aynı zamanda tüm muharebe kruvazörleri ve dretnotlar arasında en uzun süre hizmette kalanıdır. SMS Breslau veya sonraki adıyla Midilli, Alman İmparatorluğu donanması için inşa edilen Magdeburg sınıfı hafif kruvazördür. İki gemi, ağırlıklı olarak Karadeniz'de, Rusların Karadeniz Filosu'na karşı hizmet etti ve diğer Osmanlı gemileri ile birlikte Ekim 1914'te Rus limanlarına baskınlar düzenledi. Bu baskınlar, Rusya'nın Osmanlı'ya savaş ilan etmesine ve Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletlerinin yanında katılmasına yol açtı. 1.Dünya Savaşı sırasında Midilli, Rusya kıyılarına mayın döşeme, Rus limanlarını ve tesislerini bombalama ve Osmanlı ticaret gemilerinin yetersizliğinden dolayı Kafkasya Cephesi'nde savaşan Osmanlı birliklerine Karadeniz limanlarından asker ve malzeme tedarik etme görevlerini üstlendi. Birkaç kez Rus gemilerinden hafif hasar aldı. 1915'te çarptığı mayın sonrasında yarım yıl kadar hizmet dışı kaldı. 20 Ocak 1918'de, İmroz Muharebesi esnasında beş mayına çarparak battı. Mürettebatının çoğunluğu bu muharebede hayatını kaybetti. Satın aldığım son model ise içlerinde en çok sevdiğim olanı, MV Savarona. 28 Mart 1931'de denize indiğinde dünyanın en büyük yatı olan, günümüzde de en büyükler arasında bulunan Türkiye'nin Ertuğrul yatından sonraki Cumhurbaşkanlığı yatı. Yatın sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. 2038 yılına dek, 49 yıllığına armatör Kahraman Sadıkoğlu'na kiralanmıştır. 2013 yılının sonralarında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca kiralık bulunduğu iş adamı Kahraman Sadıkoğlu'ndan devri alınmış ve Türkiye'de ve yabancı ülkelerde gerçekleştireceği toplantı ve görüşmelerde prestij amaçlı olarak değerlendirilmek üzere bakım ve restorasyonu yapılmıştır. Bu yat ilk olarak Amerikalı zengin bir kadın tarafından Almanya’da yaptırılıyor fakat o dönemki Amerikan yönetimi, yat Almanya’da yapıldığı için çok yüksek vergi talep ediyorlar (Almanya’dan pek haz etmiyorlar çünkü), bunun üzerine bu zengin hanımefendi de kızıp yatı ederinin dörtte bir fiyatına satışa çıkartıyor. Aynı dönemde bir yat satın almak isteyen Türk yetkilileri de devreye giriyor ve satın alınıyor. Atatürk’ün vefatına yakın günlerden birinde, ‘bu yatı bir çocuk oyuncağını bekler gibi beklemiştim. Bana hastane mi olacaktı?' dediği yat (kaynak: falih rıfkı atay'ın çankaya kitabı). Gemilerin toplu halde bir resmini de paylaşayım. Son olarak da boyut kıyaslaması yapabilmeniz adına yine 1:1250 ölçekli olup ilk mesajımda paylaştığım gemilerden biri olan USS Missouri ile kıyaslamalarını da koyayım da Battleship sınıfının heybetini gösterebileyim. Bu arada USS Missouri ve TCG Yavuz zırhlısı tarihte bir kere bir araya da gelmiştir. Nisan 1946'da Amerikan zırhlısı USS Missouri, hafif kruvazör USS Providence ve destroyer USS Power, Türk büyükelçisi Münir Ertegün'ün naaşını İstanbul'a getirdiler. Yavuz, gemileri İstanbul Boğazı girişinde karşıladı. Burada Yavuz ve Missouri ondokuzar pare top atışı ile birbirlerini selamladılar.
  2. 5 likes
    Bisikletim için yağmur/çamur 'da da sürebilmek için SKS S-Blade çamurluk seti aldım... takarken de ürünü tanıttım tabii ki ... https://youtu.be/1MbZE45TqLg
  3. 3 likes
    Blender Cycles projenizin karmaşıklığına ve kullandığınız modifier'lere bağlı olarak sadece GPU seçili olsa da render sırasında CPU kullanıyor. Ne kadar kullandığı ve mevcut işlemcinin darboğaz yaratıp yaratmayacağı üzerinde çalıştığınız projeye ve projede kullandığınız tekniklere bağlı. Ezbere kesin bir şey söylemek zor.
  4. 3 likes
    . Anne televizyonuna takılacak. Ne kurayım? Aklıma altyazılı sorunsuz film oynatıcı geliyor öncelikle. VLC bu işi görüyor sanırım. Siz ne yüklediniz? Ek: Yahu iyi ki almışım sanırım bir tane de kendime alacağım. Misler gibi çalışıyor. VLC-Puhutv yükledim. Daha önce media player - internetli uydu alıcı aldım anneye ama ergonomik değillerdi sorunları vardı . Bu hem Türkçe hem yağ gibi çalışıyor. Bir bisikletçi arkadaşın youtube incelemesi vardı , stick olan versiyonu almış o , onu izleyince iyice gaza gelip aldım.
  5. 2 likes
    2013 yılında satın aldığım bir bilgisayarım var, amd fx 6200 işlemci 16 gb ddr3 2000 mhz ramli. Blender üzerinde 3d tasarım yapıp render alıyorum. Bu amaçla da i7 10750h, rtx 2060 ve 16 gb ramli bir laptop kullanıyorum, gayet memnunum. Ancak Render sürecini desktop’a taşıyıp laptopda tasarıma devam edebilmek için, kulağa garip gelse de, RTX 3060 TI ekran kartı alıp temiz bir windows 10 kurdum. Sorum, blender da render işlemini tümüyle ekran kartına verdiğimiz senaryoda işlemcinin çok bir önemi var mı? Bir anlamı olmayacaksa anakart-ram–işlemci upgradi yapmayayım diyorum çünkü.
  6. 2 likes
    Şimdi şöyle bir durum var. Bugün benim için ekran kartında mihenk taşı 2080ti, yani 2080ti'in performansına ve nasıl bir kullanıcı deneyimi sunduğunu biliyorum. Duyurulan bütün kartları 2080ti ile kiyasliyorum ve bu şekilde yeni kartlar hakkında bir fikrim oluyor. 3 ay önce millet 2080ti için böbreğini veriyordu. Şimdi, zayıf denilen, geride kalıyor denilen kartlar 2080ti ile karşılaştırınca hiç de fena değil. 2080ti zaten hayvan gibi kart, kötü denilen kartlar 2080ti'ı tokat manyağı yapıyor. Son aylarda hem.Amd hem Nvidia tarafından duyurulan hiç bir ekran kartı kötü değil. 3060ti'dan 6900XT'sine kadar hepsi çok performanslı çok iyi kartlar. Ortada kötü yada zayıf bir ekran kartı yok, iyi var, daha iyi var. X oyunda Y ekran kartı Z ekran kartından 4 fps geride kalmış, 4K'da 150fps değil de 146fps almış diye ayıplanıyor. Ben bunu anlamıyorum.
  7. 2 likes
    İyi de adamların oynadığı versiyon Pre Alpha 0.0.0.01 değil, 50 kere oyunu erteleyip aylarca cilaladıkları versiyon. Aylarca uğraşıp bug seviyesini anca bu seviyeye getirdilerse 2-3 haftada tertemiz bir oyun yapamazlar. Bu oyunun toplanması bi 2-3 ayı bulur.
  8. 2 likes
    Blender workflow'una çok aşina olmamakla birlikte, GPU üzerinden render alırken sahne VRAM'e sığmayacak ya da kapasitesini zorlayacak şekilde büyükse CPU kullanımı yükselebiliyor. Sahneniz ne kadar optimize olursa işlemci kullanımınız da nispeten düşük olacaktır. Whooosh'un da dediği gibi, projenin durumuna bağlı.
  9. 1 like
    Şunu da ekleyeyim, asla 144Hz eski VA panelli bir monitör de almam, onu belirteyim, Odyssey G7'yi kesinlikle eski VA paneller ile karıştırmamak lazım. VA kontrast olarak çok iyi, kesinlikle o yönden seviyorum çok ama maalesef piksel cevap süresi üzüyor özellikle karanlık sahnelerde. Hele ki bu bir de Freesync veya Gsync açıkken FPS dalgalanmaları da başka şeylerle de birleşiyorsa maalesef kötü oluyor, alıştım ben de daha iyisi de var tabii. Ek olarak ben haftada açıp bir iki saat bakmıyorum PC'ye oyun için, baya vakit geçiriyorum başında, benim için önemli yanı başkasına önemsiz gelebilecek konular.
  10. 1 like
    Bu konsollar üzerinden giderek başka etmenleri dikkate almadan yapılan değerlendirmeler çok doğru yere götürmez her zaman, önceki nesilde de baştan aşağı AMD idi işlemciler ancak bu durum ne kadar yansıdı ekran kartı tarafına ? Bir de bu yönden bakmak gerekir. Bu teknik tarafı için de çok çok farklı olmaz. AMD ray tracing destekliyor diye bu tamam oturdu veya yakın zamanda oturacak değil diye düşünüyorum, ayrıca RX 6XXX serisinin PC tarafındaki ray tracing performansı da ortada.
  11. 1 like
    Birkaç ay önce ben de eşime doğum günü hediyesi alma aşamasında iken aynı sorularla başbaşa kalmıştım. Bütçeme göre alınabilecek iphone modelleri tip, boyut, ekran kalitesi olarak 6s'in üzeirne çok birşey katmıyordu, geçmeye değecek modelin de çok pahalı olması nedeniyle hiç bir telefon alınmadan aynen devam edildi
  12. 1 like
    Bu ray tracing konusunu kafaya çok takmaya gerek yok bence, şu zamana kadar görülen uygulamaları hep Nvidia sponsorlu zaten, kimisi sadece Nvidia üzerinde çalışıyor sadece, DLSS olmazsa olmaz bir şartı neredeyse, uygulamaları da ne getiriyor getirdiğine göre ne kadar götürüyor çok çok tartışmalı. Önümüzdeki nesillere bakmak gerekecek bunun için ya da bu da Nvidia'nın önceden çıkarttığı ancak şu an esamesi okunmayan, desteği kalmamış 3D Vision, Phsyx v.b. bir konuma gelecek gitgide durumunda çok bir düzelme olmazsa. Performansı tatmin eden bir model alıp geçilebilir, zaten aşağı seviyelere indikçe hele hiç bunu dikkate almasan yeri.
  13. 1 like
    gerizekalı gamespot farklı olcam diye 7 vermiş yine. kendilerinden beklenen hareketler. kısıtlı zamanda laptopla oynayarak inceleme yapmak neyin kafası çözemedim ama. gördüğüm kadarıyla direkt olarak oyunu inceleyenler 9-10 civarı vermişler. işin içine bugları da katanlar notu düşürmüşler. bugların patchlerle düzeleceğini düşünürsek 9+'lık oyun olmuş diyebiliriz sanırım.