Leaderboard


Popular Content

Showing most liked content on 29-04-2020 in Mesajlar

  1. 7 likes
    Hackintosh Mac Mini sisteme son rötuşları yaptım... Hoparlörü bozulduğu için kenara kaldırdığım bir iPad 3 Retina tablet var elimde. Bunu Mac Mini'de 2. ekran olarak kullanabilir miyim diye düşünüyordum ve karşıma ücretsiz bir uygulama olan Splashtop Wired XDisplay çıktı. İlginç bir şekilde, Android cihazlar için ücretli olan uygulama, iPad için ücretsiz.IOS 7.5 sürümünden itibaren destek sunuyor; hem eski 30pin, hem de yeni Lightning bağlantıları destekliyor. Bu haliyle, IOS 9küsür'den sonra güncelleme almayan iPad 3 için can simidi oldu diyebilirim. Uygulamanın çözünürlüğü ve tepki süresi yeterli seviyede. Benim kullanım amacım, Photoshop'taki araç çubuklarını tabletteki ekrana taşıyıp, monitördeki kullanılabilir alanı arttırmaktı. Bu şekilde kullanımda tam istediğim sonucu elde ettim diyebilirim. Şunu da ekleyeyim, tableti monitör olarak kullandığınız zaman dokunmatik özelliği çalışmıyor. Yazılım işini hallettikten sonra, tablet için bir stand arayışına girdim. 3. parti üreticilerin ürünlerine bakarken, n11'deki bir satıcının iPad 2/3 dock'unu (MC940ZM/A) kargo dahil 22 TL fiyatla sattığını gördüm ve hemen sipariş geçtim. Genpa hologramlı, açılmamış kutusunda gelen dock, orijinal Apple ürünü. Sadece 30pin cihazlarla uyumlu. Hem şarj, hem de veri transferi için kullanılabiliyor. Monitörün üzerindeki USB hub'a 30pin kablo ile bağlantı yapınca, şöyle bir set ortaya çıktı: (İlk fotoğrafta, monitörün hemen önünde duran Bluedio BS2 taşınabilir Bluetooth hoparlörle de, ses işini kablosuz olarak çözmüş olduk)
  2. 4 likes
    Hanıma aldığımız bisiklet 5 günde bize ulaştı. Kurulumu oldukça kolaydı ve malzeme kalitesi de gayet iyiydi. O yüzden aynı satıcıdan kendime de bir bisiklet almaya karar verdim. Şunun tarzı da tam bana göre olunca hemen yapıştırdım siparişi. 6 vitesli basit bir bisiklet ama burada heryer dümdüz olduğundan 6 vites yeter de artar bile bana. Belki ilerde e bike kiti alıp modifiye de edebilirim.
  3. 3 likes
    A.O Smith yeterlidir. ancak olay "kahve" ye gelirse biraz daha farklı çözümler yapmak zorundasınız. Zorundasınız diyorum çünkü kahve dünyası bambaşka bir evren. Öncelikle kahve için SCA'nın bazı standartları var. Kokusuz olmalı 75-250 mg/L TDS arasında tutmanız gerekir. Espresso ve Filtre için TDS'in ayarlanması hayatidir. 40 veya yaklaşık 40 mg/L Alkalinite 17-85 mg/L CaCO3 olarak sertlik aralığı olması gerekiyor. pH 6.5-7.5 ancak SCA yarışmalarına hazırlananlar suyu pH 7 olarak ayarlarlar. Sodyum 10 mg/L Peki Kahve için suyun niye bu kadar önemi var? Cevap basit. Kahve çekirdeği yüzlerce aromatik molekül ve yağ asitlerine sahip. Suyun içinde bu minerallerin doğru şekilde çözünmesi kahvenin tatlılığına, gövdesine ve asiditesine etki eder. Peki nasıl etki eder? Kahve için suyun barındırması gereken 2 çok önemli katman var. GH (General Hardness) ve KH (Carbonate Hardness) GH suyun içinde ki Magnezyum ve Kalsiyum değerleri ile elde edilir. [Mg++] x 4,1 + [Ca++] x 2,5 KH suyun içinde ki Bikarbonat dan elde edilir. [HCO3-] / 1,22 Kahve içinde ki hücrelerin çözünmesini GH değeri sağlar. Yani suyun içinde ki magnezyum ve kalsiyum. Ne yazık ki marketlerden aldığımız sular da GH ve KH değerleri yazmıyor çünkü yasal zorunluluk yok. Suyun içinde ki KH değeri ise kahvenin asiditesine etki eder. Yukarıda formülde gösterdiğim Hidrojen iyonu fazla ise su asidik yani düşük pH, Oksijen iyonunun fazla olduğu sular bazik yani yüksek pH olarak ifade edilir. Genelde su içerken ne kadar yumuşak su dediğimiz sular genelde Bazik olan yüksek pH lı sulardır. Bikarbonat oranı fazla ise kahvenin içinde ki asitler çözünsede asiditesini düşük olarak algılayacağız ve kahvemiz olması gerekenden daha sönük olacak. Ve bu iki GH ve KH değerlerinin toplamı su da ki toplam iletlenliği gösterecek. Yani TDS değerini. İşte SCA Yani uluslararası kahve standartlarını belirleyen kuruluş, TDS değerini 75-250mg/L olarak tutmamız gerektiğini söyler. Bu kısa ve kafa karıştırıcı bilgiden sonra konumuza dönersek, Evimize aldığımız bu su arıtma sistemleri klasik RO sistemdir. yani 5 adet filtrelidir, Bunlar sırasıyla, 5 mikron sediment filtre, blok karbon filtre, granül aktif karbon filtre, RO membran, inline karbon filtre. Eğer su içmek ve ev de kahve demlemek amaçsa bunlar yeterlidir. Ev kullanımında kahve için suyun sertliğini bu ev cihazlarında varsa karışım vanası ile çözersiniz. AO Smith in ev için ürettiği cihazlarda var diye biliyorum. Bu karışım vanamızı sağa ya da sola döndürerek karışımın miktarını ayarlıyorsunuz. Sonuna kadar sıkarsan, distileye yakın bir su olur. Tamamen açarsan, çeşme suyuna yakın bir değer alırsın. Ancak tabi çok iyi bir TDS ölçüm cihazına ihtiyacınız var çünkü ev tipi cihazlarda TDS değerini gösteren bir ünite yok ( 150-200 euro ) vananın ve şehir suyunun çıkışında ki ölçüme göre vanayı ayarlayabilirsiniz. Bu kurulum ev içinde mümkün ve kahve için çok güzel sonuçlar alırsınız. Ancak işletme mantığında ve yarışma kahveleri demlemek istiyorum ben bu konuyu çok ciddi buluyorum diyenler varsa ünitenin çıkışına ya ion exhanger taktıracak ya da minerallerin hangi oranda olduğunu ve nasıl ayarlanması gerektiğini sağlayan bir cihaz taktıracak. Ancak tabi bunlar çok ciddi şekilde cep yakan cihazlar ( ev kullanımı için önermem ) Ama ben zenginim param var diyorsanız dünyada bu konuda tek geçilen marka GC Water'dır.
  4. 2 likes
    star yahu sizli konuşmaya gerek yok Şimdi şöyle 5 filtreli cihazlarda evet vücudumuzun alması gereken mineralleri de alet filtreliyor. Eğer 5 filtreli bir cihaz alırsanız eksik kalan mineraller için soda vs içmenizi öneriyorlar. Bizim eve gelip takan adam mesela kendi evinde böyle kullanıyormuş. Ben soda seviyorum ama içmek zorunda olduğum için içmek istemediğimden 5+2 filtreli sistemi taktırdım. Arıtılan su musluktan akmadan önce iki filtreye daha giriyor. Bu 2 filtre mineral ve alkali filtresi. Son 2 filtre ile tatta da iyileşme oluyor. Dediğim gibi filtrelerin kullanımınıza bağlı bir yıl ömrü var. Tatta bir değişim olduğunda zamanı gelmiş demek oluyor.
  5. 2 likes
    Gsync’in de böyle seviyeleri çıktı Freesync uyumluluğundan sonra gerçi Freesync teriminden ziyade adaptive sync terimini kullanıyorlar, Viewsonic de o seviyeyi belirtmiştir, diğer markalarda da bu ibareleri kullanılıyor. Bu arada 240Hz VA panel monitörler geliyor ama VA ve 240Hz bağdaşmaz çok. IPS 240Hz modeller de görünecek bu arada. Unutmadan ASUS TUF Gaming serisinden VG259Q geliyor, Gsync uyumlu, 1080p ancak IPS ve 144Hz 24.5”. Bu ara TN panel almak istemeyen ancak çok uçuk rakamlara da çıkmak istemeyenler bu modeli bekleyebilir.
  6. 1 like
    Philips güzel bir monitör çıkarmış. Curved 34" 3440x1440 VA 100hz HDR 400 Fiyatı da 580 euro civarı olması bekleniyor. Öyle aman aman bir monitör değil ama isviçre çakısı gibi özellikleri bir arada toplamış, fiyatı da özelliklerine göre fena değil. Hem ev hem ofis hem oyun hem multimedya her türlü işe gelebilecek bir monitör. https://www.guru3d.com/news-story/mmd-launches-the-philips-346p1crh-monitor.html https://hexus.net/tech/news/monitors/140591-philips-launches-346p1crh-monitor-usb-c-dock-kvm/
  7. 1 like
    AOC'un 1 sene önce duyurduğu "Ultimate" monitörü satışa çıkmış. AOC AGON AG353UCG 35" Curved 3440 x 1440 UWQHD (21:9) 200hz 1000nit HDR Nvidia G-Sync Ultimate fiyatını yazmıyorum, yazmaya gerek yok.
  8. 1 like
    Ne “nasilsa seneye degistiririm” diyecek kadar hizli guncellenip uygun fiyata piyasaya cikiyor, ne de “bunu uzun sure kullanirim” diyerek cok para odemeye degecek kadar oturmus ve kalici teknolojiyle geliyor meretler. HDR bir standart. O sertifikayla gelen ekranin onu alacak parlakliga cikabildigini bilerek aliyorsunuz. Icerik HDR olmasa da olur. Ama parlaklik ne kadar onemli? TV’de yuksek parlaklik super, bazen gunesli oturma odasinda uzak mesafeden izliyoruz. Onunde oturdugun monitorde parlakligin faydasi bir yerden sonra dususe geciyor. OLED veya microLED degilse siyah bir goruntude beyaz bir alan etrafini da aydinlatiyor, cunku panel pixel brightness ayarlayamiyor, en babazi zone’lara bolup aydinlatiyor. Siyah goruntude beyaz altyazi cikinca etrafi gri oluyor. Hayvan gibi para vereyim, HDR da olsun deyince goruntu kalitesi bir ucundan parlaklik artisi ile iyilesiyor, diger ucundan kontrast’tan nispeten feda eder oluyorsunuz. Ekran aydinlatmasini ne kadar cok zone’a bolerlerse bu beyaz etrafi grilesme o kadar ufak alana sinirlanabiliyor. Bunun gidecegi yer ya OLED/microLED gibi pixel seviyesi, ya da en azindan “su boyutta ekranda su sayida zone olunca, yani zone ebatlari X cm2 olunca ben aradaki farki gormuyorum” denilecek nokta. O zamana kadar “valla bu son aldigim monitor” dememek lazim.